Bu anda dünyanın başına gelen, bütün müsrif yani israf edici kişilerin, ailelerin, milletlerin başına gelenden farklı bir şey değil... Bu girişten sonra dünyanın gördüğü en önemli buhranlardan biri olduğu söylenen ve yavaş yavaş etkisini hissettirmeye başlayan global sarsıntıyı tam bir vukufla analiz edip çareler sıralayacağımı sanmayın. Çünkü bu işin uzmanı değilim. Bu konuda çok başınız sıkışırsa değerli yazarlarımız M.Ali Özbudun ya da Mustafa Selçuk'a başvurabilirsiniz. Tabii bu arada bütün medyada da bu konuda binlerce yorum, sohbet okuyabilir, tartışmalar izleyebilirsiniz... Bendeniz 1950'li yılların başında, babamla amcam, cümle aile şirketlerinin düçar olduğu malum sebeplerden dolayı ortaklığı bozunca, aile olarak düştüğümüz krizden nasıl çıktığımızı baz alarak bir yorum yapmaya çalışacağım... Aile şirketlerinin dağılmasına sebep olan malum sebeplerin halen geçerli olduğunu da geçenlerde Sayın Abdülkadir Konukoğlu'yla TGRT HABER TV'de yaptığımız sohbetten sonra anladık. Zira CD'si en fazla talep edilen program oldu herhalde. Neyse konuya dönelim... Bizim kriz gerçekten tam bir krizdi. Dört duvar arasında bir bıçkı bir planya, kafadan kızma dizel bir motor, babam ve ben. Sıfır işletme sermayesi, hatta sıfıra yakın kasa mevcudu. İşte bu dibe vuruş babamla bize "Sıfır israfla nasıl yaşanır"ı öğretti. Malum bu konsept "Yalın Yönetim Anlayışı" denilen metodun can damarıdır. Bugün birçok krizi başarıyla atlatmış Anadolu Aslanı şirketler gibi babam rahmetli de faizle hiçbir iş yapmamaya azami özen gösterirdi. Çok zaruri durumlarda çok samimi arkadaşlarından -hadi birisinin ismini zikredeyim- "Çeşmeli Ali Amca'dan" borç aldığını bazen laf arasında ağzından kaçırırdı. Sıkıntılı olduğu belli olurdu ama işi ve alışverişiyle ilgili evde hiç konuşmazdı. Günde üç dört defa çamaşır değiştirme gerektirecek kadar ağır şartlarda yıllar süren acı-tatlı günler geceler boyunca "Hamdolsun iyiyiz" diyerek krizi atlatmıştı. Yanisi, israfı önleyerek, çenemizi tutarak, dış kaynaklara aşırı bel bağlamayarak, çok ama çok ve verimli ve de alın terili çalışarak ve tabii halimize hamdederek bu krizi de atlatırız... Size de şu kadar kelimeyi geçme deseler, bundan daha özlü yazamazdınız. Deneyin isterseniz...