Neyi, niçin?

A -
A +

Köşe yazısı yazıyorsanız, başınıza her an bir şeyler gelebilir. Hiç ummadığınız bir anda karşınıza birkaç genç çıkar ve "Efendim, siz yönetim konusunda yıllardır, yazıp çiziyorsunuz, bizler lisede okuyoruz, bizlere ileride işimize yarayacak bir şeyler söyleseniz..." deyiverirler. Ne diyeceksiniz o zaman? İşte böyle sıkışık durumlarda lise yıllarında yaşadığım bir olay imdadıma yetişir. Gençlere "Neyi niçin öğrendiğinizi sorgulayın!" derim. Gerçekten niçin öğrendiğini sorgulamadan öğrenilen her şey unutulmaya mahkum oluyor. Gelelim bizim hikâyeye (umarım önceden anlatmamışımdır. Malum yaş kemâle erdi)... Lisede fen kolunda okuyoruz. Matematik hocamız "Şeker Adnan". Adı üstünde şeker gibi bir matematik hocası, pek de rastlanmayan cinsten. Matematik okuyanlar bilirler. "Fonksiyonlar" bahsi bayağı zorca bir konudur: (x) ve (y)'nin maceraları söz konusudur. (x)'in alacağı değerlere göre (y)'nin değişmesi söz konusudur. Önceleri düz giden ilişkiler (x) kareleyip, küplenince bayağı karışır, başlangıçta doğru olan çözümler sonra eğriler haline gelir hiperboller, paraboller çizilir, dönüm noktaları türevler alınarak diskriminantlar hesaplanarak bulunur ve bu macera, imtihanda becerebilir dersi geçerseniz sizin için ebediyyen kapanmış olabilir. Peki o zaman tabirimi mazur görünüz. "Bütün bu tantana niye?" İşte ben de bir gün matematik hocamız Şeker Adnan'a bunu sordum "Hocam, bütün bu hesaplar çizimler ne için, bunların bize ilerde ne faydası olacak? Zira bu iş için bir iki yılımızı harcadık birlikte. Lütfen bu konuda bizleri aydınlatır mısınız? O zaman belki daha bir hevesle çalışırız bizler de..." diyecek oldum. "Çok konuşan İzmirli, zamanı gelince öğrenirsin" diye kestirip attı. Şeker dediysek de o kadar değil. Konuyu daha ileri götürmek cesaret isterdi. Mecburen sustuk... "Öğrenmeyi öğrenmek" Gel zaman git zaman, bu hesaplar çizimler iktisat derslerinde arz ve talep eğrileri olarak çıktı karşımıza, şeker talep eğrisi, otomobil arz eğrisi, inşaat derslerinde çıktı mesela, demirin gerilme eğrisi, hidrolik derslerinde çıktı ortaya çeşitli basınç hesaplarında. O zaman unuttuğumuz o hesapları yeniden ve daha zorlanarak öğrenmek zorunda kaldık. Aynı mantık büyük oranda tüm eğitim sistemimizde yürürlükte. Lisede fakültede insanlara neyi niçin öğrettiğimizi anlatamadığımız için, diplomayı alıp, iş hayatına atılan insanları yeni baştan eğitmek zorunda kalıyoruz. İşte yönetim alanında "öğrenmeyi öğrenmek" denilen yeni anlayış, bu eksikliği kapatmak için ortaya konmuş bir model. Herkesin hiçbir endişe taşımadan sorabildiği, soruya muhatap olanların da biliyorsa söyleyip, bilmiyorsa "Bilmiyorum, beraberce araştırıp öğrenelim" diyebildiği bileşik kaplar gibi işleyen bir ortam bu "öğrenen organizasyon". Sizin okullarınız ve organizasyonlarınız nasıl?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.