Çevremde herkes "Sen Obama hakkında bir şeyler yazmayacak mısın?" diye soruyor. Komplo teorilerinden arınmış bir zihinle (zaten bu işlere fazla aklım da ermez) olayı değerlendirmek gerektiği anlaşıldı. Bizim nesil yani 68 kuşağı ve sonrası aslında Türkiye'de bir değil iki "Obama olayı" yaşadı. Her ikisinden de büyük faydalar elde etti. 1970'lerin sonlarında Türkiye'de yer yerinden oynuyordu. Kimin kışkırttığını bir yana bırakırsak, memlekette kan gövdeyi götürüyordu. Her gün 30-40 kişi hayatını kaybediyor, millet ümitsizlik girdabında çırpınıyordu. Bu durum haliyle ekonomik hayata yansıyor. Zaten kıt olan kaynaklar daha da kötü bir şekilde âdeta buharlaşıyordu. Devlet kelimenin tam mânâsıyla "bir cente muhtaç" hale gelmiş ya da getirilmişti. İşte bu anda "İhtilal İdaresi" ister istemez "değişimi savunan, yaşananlara bu milletin layık olmadığını söyleyen, ülkeyi bu girdaptan kurtarabileceğine inandığını her haliyle ortaya koyan, vücut yapısı itibariyle hiçbir karizmatik özellik taşımayan, anne tarafından Kürt kökenli olan, ama tahsili ve de entelektüel sermayesi konuştuğu zaman herkesi etkileyen" birine önce ekonominin sonra tüm ülkenin yönetiminin başına geçmesine müsaade! etti. Bu kişi gerçekten milletin negatif ruh yapısını gerek sosyolojik, psikolojik ve gerekse ekonomik açıdan pozitife çevirdi. Ve de ülke umulmadık şekilde toparlandı ve bilgi çağının gerekleri olan telekomünikasyon ve ulaşım altyapısında inanılmaz başarılara imza attı. Bu birinci "Obama olayı" idi. "İkincisini" ise bizden sonra gelen bilgi çağının nesliyle beraber son altı yıldır yaşamaktayız. Liderler ülkelerin hayatında daima önemli roller oynarlar. Milletinin desteğini tam olarak alan liderler ise her zaman inanılmazı başarırlar.