Dün sabah tatlı bir heyecanla uyandım, hazırlandım. Saat 9:30'da başlayacağı bildirilen toplantıyı kaçırmamak için kahvaltımdan bile biraz fedakârlık ettim. Neyse davet edildiğimiz Özel Üniversitenin kampüsünü buldum. Toplantının yapılacağı salonun önündeki geniş otopark alanı akşam yapılacağını sandığım eğlenceler için kapatılmış olduğundan, oldukça bozuk yollardan ulaşılan uzak bir yere arabamı park ettim, artık yavaş yavaş alışmaya başladığım bastonuma dayanarak hızla yol aldım, toplantı salonunun önüne vardım. Kaydımı yaptırdım, yerime yerleştim. Bütün toplantılarda mutat olduğu üzere yarım saatlik bir gecikmeyi yaşadım. Bütün bunlara rağmen neşemden ve heyecanımdan bir şey kaybetmiş değildim. Çünkü konu çok ilginçti. Tarihte derin izler bırakan, "Klasik determinist, üç boyutlu, kısıtlayıcı, düşünce sistemlerini dar kalıplar içinde hapsedici olduğu" son zamanlarda anlaşılan, ve artık "eski bilim" diye adlandırılan ve bilimsel gelişmeleri bir ölçüde engelleyen, sadece "doğrulanabilirlik" kriteriyle sürdürülen bilimsel anlayışa karşı son yıllarda ayağı yere basan verilerle ve tesbitlerle desteklenen, kuvantum bilim anlayışının temellerini oluşturan "kaos ve karmaşıklık" konusu üzerine bir konferans düzenlenmişti. Konu gerçekten ilginçti, insanoğlunun bir yandan karadeliklere doğru yaptığı uzay yolculuğu, diğer yandan atom altı, parçacıklardan "kuvant"lardan daha aşağıya "kuvark"lara doğru sürdürdüğü dalış denemelerinde, fikri desteği yepyeni anlayışları ortaya koyan ve adına "yeni bilim" denilen konuda; yerli yabancı birçok konuşmacı davet edilmişti. Üstelik üniversitenin rektörü de yönetim ve organizasyon konusunda bilimsel seviyesini her bakımdan kanıtlamış bir kişiydi, kendisiyle birçak platformda beraber olma keyfini de yaşamıştım. İşte açılış konuşmasını da o yapacaktı. Konuşmasında gerçekten konuyu benim gibi anlamakta epey zorluklar çekecek olanlar için gayret veciz ifadelerle ve de çok esprili bir tarzda özetledi. Biz bu kafayla... Buraya kadar her şey mükemmeldi. Ve de yeni bilimin ruhuna uygundu. Ancak, sayın rektör, bilimsel karizmasının zedelenmesi pahasına Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanını kastederek "Bazıları değiştim diyorlar ama, ne derece değiştikleri belli değil" tarzında oldukça bayatlamış bir espriyi tekrarladı. O andan itibaren bendenizin bütün iştahım kaçtı. Hayır, Sn. Başbakanı savunmak gibi bir derdim yok. Yalnız böylesi heyecan verici ve bilimsel seviyesi gerçekten yüksek bir toplantıya "siyaset karışmasını" hazmedemedim. Çünkü katılımcıların çoğu da kanaat belirtecek tarzda o bayat espriye geri bildirim verdiler. "Biz bu kafayla... 'yeni bilim çağı'na henüz hazır değiliz" diye üzüldüm. Ümit ederim yıllarca "Camilerden siyaseti çıkarmak" adına gösterdiğimiz gayreti "Siyaseti üniversitelerden çıkarma" hususunda da göstermemiz mümkün olur. Çünkü "kuvantum anlayış" insana ve onun duygu ve düşüncelerine saygıyı da evrenselleştirmeye çalışıyor.