Önce seçim sonra siyaset!

Toplumlar mum değil ki ona istediğimiz şekli kolayca verelim. İki kişi bir araya geldiği zaman bile nice problemler çıkıyor. Değil ki milyonlarca insanın oluşturduğu toplumlarda problem çıkmasın. Öncelikle problemleri tabiî kabul etmeliyiz. Bunu yapabilirsek inanın çok rahatlarız. Yetmiş milyon kişi, üstelik bin yıllar boyu üst üste binen kültürlerin yoğun baskısı altında, bir de insan olmanın tabiî sonucu olan 'ego'ların cenderesinde, üstelik ekonomik, sosyal, kültürel fırtınaların arasında... böyle bir insan selinin yönetilmesi nasıl mümkün olabilir? Asırlar boyunca insanoğlu cemiyet hayatına şekil vermek için birtakım tercihlerde bulunmuş. Bu sistemlerin her birinin taraftarları ve karşıtları halen mevcut. Tarihin akışı içinde birçok sosyo-ekonomik, politik, etnik ve dinî sebepler dolayısıyla; giderek heterojen, karışık, hatta karmakarışık hale gelen toplumlarda istikrarı sağlamak için 'demokrasi' denilen sistem tercih edilir olmuştur. Kimin dediğini hatırlamıyorum ama 'Demokrasi insanoğlunun daha iyisini buluncaya kadar kullanmak zorunda olduğu bir siyasi sistem' olarak da tarif edilmektedir. Dolayısıyla bu karmaşık toplumsal yapı içinde demokrasi, yani halkın çoğunluğunun iradesini yansıtan sistem büyük ölçüde derde deva olmaktadır. İşte bu sistemin adam gibi sürdürülmesinin ön şartı 'Hiçbir şaibeye yol açmayan titizlikte yapılan seçimler'dir. Her defasında darbelerle kesintiye uğramasına rağmen, şükürler olsun demokrasinin temeli olan seçimleri millet olarak alnımızın akıyla yapabilmişizdir. Bu belki de demokrasinin kan dökülmeden olgunlaşmasında en önemli husustur. İşte yarın önümüze bu fırsat yeniden konulmaktadır. Bu fırsatı millet olarak çok iyi değerlendirmeli, seçimlere katılmalıyız. Hangi partiye oy verileceği ikinci sıradadır. Hangi görüşte olursak olalım hepimiz için önemli bir dönüm noktası olduğuna inandığım bu seçimlerin hayırlara vesile olmasını diliyorum...