"Onlar" ve "Biz"

A -
A +

Şöyle gözlerinizi bir yumun ve düşünün bakalım. Geçtiğimiz ay -hadi biraz daha geniş tutalım- geçtiğimiz yıl kaç kitap okudunuz? Bunlardan kaçı yaptığınız işle ilgili idi? Kaç tanesi dünyada olup biteni asgari düzeyde kavramanızı sağlayacak kitaplardı? Kaç sohbetiniz sizin ya da arkadaşlarınızın okuduğu kitaplarla ilgili idi? Bu sohbetlerden kaç tanesini net olarak hatırlıyorsunuz? Daha genelleştirelim. Şöyle etrafınıza baktığınız zaman dikkati çekecek sayıda okuyan insan görüyor musunuz? Aslında bu soruları bugün ben kendi kendime sordum ve de cevaplardan biraz irkildim. Yurtdışına gitmiş ve görmüş olanlar vardır. "Ora"larda insanlar bir şeyler okurlar. Hatta bunun böyle olduğunu "ora"ların insanı ülkemize geldiği zamanda görürüz. Güneşlenen, otobüste seyahat eden, bir yerlerde bir şeyler yiyen turistlerin elinde bir şeyler olduğunu fark edersiniz. Peki "onlar" neden bu kadar okumaya meraklılar? Biz neden değiliz? Çok zor soru değil mi? Hadi cevap bulalım! Onlar okuyup kendilerini geliştirdikleri zaman iş ve toplum hayatında daha iyi bir yerlere gelebilirler. Kendi kültürlerinden kaynaklanan kitaplar bulabilirler. Bilim ve uygulamayı büyük çapta birbirine yaklaştırmayı becermişler. Esnek bir kafa yapısına sahipler, her türlü fikre açıklar, beğendikleri fikirleri çekinmeden savunma imkanları var. Onlar kendilerini "belli düşünce kalıpları içine hapsetmekten" yirminci yüzyılın başlarında kurtarmışlar. Onlar kim? Avrupalılar, Amerikalılar, Uzakdoğulular... Yani dünyanın ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi yapısını yeniden şekillendirmeye güçleri yetenler. Biz kim miyiz? Bizim kim olduğumuzu veya kim haline geldiğimizi uzun uzun anlatmaya gerek yok. Oturun televizyonun karşısına "zaplayın!" Sabahtan akşama kadar kimlerin kimlerle, neler konuştuğunu şöyle kabaca bir analiz edin. "İşte biz buyuz!" diyorsanız, melese yok. "Hayır biz bu değiliz" diyorsanız; O zaman, bugünden tezi yok okumaya başlayın. Ne zamana kadar mı? Her konuda deyip de zora sokmayayım sizi; ama hiç değilse bir konuda Nobel ödülü kazanmış bir bilim adamı ya da kadınımız oluncaya kadar. Ondan sonrası gelir, çünkü bizim insanımızın, "onlar"dan eksik bir yanı yok. Yeter ki onlardan neyimizin fazla olduğunun şuuruna varabilelim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.