Bendeniz, daha birçoğunuzun doğmamış olduğu yıllarda, yani yetmişli yılların başlarında Almanya'da doktora yapmakla meşgul idim. Doktora konum "Tarım kooperatifçiliği" idi. Bu konunun Türkiye'deki uygulamasını araştırmıştım o zamanlar. Almanya ve diğer Batı ülkelerindeki uygulamalarla karşılaştırıldığında bizdeki kooperatiflerin Alman kooperatif literatüründe "Pseudo genossenscahften" diye adlandırılan sınıfa girdiğini anlamış bu konuda daha çok fırın ekmek yememiz lazım geldiğini üzüntüyle idrak etmiştim... O yılların bende bıraktığı en önemli intiba "Türkiye'de sosyoloji bilimine ne kadar ihtiyaç duyulduğu" olmuştu. Bizdeki kooperatifler hemen her konuda olduğu gibi tamamen "tepeden inme" bir anlayışla kurulmaya çalışılmış, kibar Almancasını yukarıda verdiğim "Ege"cesi "Engastan" (yani yalancıktan) kooperatifler olarak devam edegelmişlerdir. Çünkü Anadolu insanının bu konudaki sosyo-psikolojik özellikleri hiç dikkate alınmamıştır. "Küçük olsun, benim olsun", "Azıcık aşım, kaygısız başım", "Ortak eşeğin semeri olmaz" ve benzeri gibi birçok atasözünde ifadesini bulan tarım çağına ait paradigmaların tesiri altında olan insanımıza kooperatif yani birlikte iş yapma kültürünü benimsetmek mümkün olamamıştır. Sonuç olarak kooperatifler politikacıların elinde oy toplamaya yarayan oyuncaklar olmuşlardır... Şimdiii... Bu kafa yapısıyla sanayi ve biraz da bilgi çağına adım atan bu insanlara "Global rekabete karşı koyabilmek için birleşmelisiniz, ortaklıklar kurmalısınız, aksi takdirde yok olur gidersiniz" diye nutuk atarak onları bir araya getirmek mümkün mü sizce? Ya da devlet olarak "Birleşirseniz size birtakım teşvikler veririm, vergi muafiyeti sağlarım" gibi yapay tedbirlerle bu problem çözülür "Ortak eşeğin semeri olabileceği"ne inandırılabilir mi bu insanlar? O zaman sosyoloji biliminin ışığında bu milletin kültürünün derinlerinde var olan iş birliği motiflerini araştırmaya başlamalıyız. Bu iş ne kadar mı sürer? Korkmayın, sizin torunlarınız bu araştırmaların meyvelerini alırlar. "O kadar bekleyemem" diyorsanız o zaman "Bir musibet bin nasihatten evladır" atasözünün hükmünü icra etmesini bekleyeceksiniz...