Kriz yönetimi uzmanlarının kriz patladıktan sonra ortaya çıkıp tavsiyelerde bulunmaları âdettendir. Dün, gazetemizin iş dünyasına en yakın duran genç ve tutarlı yazarı Mustafa Selçuk da köşesinde bu klasik yaklaşımı benimsemiş ve de şirketlere krizden çıkış için "proaktif olmaları" tavsiyesinde bulunmuş. Bütün bunlara diyecek bir şeyimiz olmaz. Atasözümüz malum "Testiyi kırdıktan sonra akıl veren çok olur..." Bendenizin uzun yıllardır beraber olduğum (hadi biraz havamız olsun) "Yönetim Think-Tank"imizin yıllardır bu konuda düşüncesi proaktif olmayı biraz daha gerilerden başlatma doğrultusundadır. Tabii kriz çıktıktan sonra (bizim yurdun iş dünyasının bazı kesimleri ve medyası gibi) oturup ağlaşmayacağız, en azından insanlara moral verecek söylem ve eylemlerle krizin psikolojik etkilerini proaktif davranışlarla göğüslemeye, ayrıca krizi akıllıca tedbirlerle fırsata dönüştürmeye, krizi yeni anlayışlara, tekniklere, pazarlara atlamak için bir sıçrama tahtası olarak kullanmaya gayret edeceğiz. Ama biz bütün bunların öncesinde "Krize Dayanıklı Şirket Kültürü" oluşturmaya çalışmanın proaktif tedbirlerin başında geldiğini söylüyoruz. Bu kültürel altyapının içine neler girdiğini bu köşenin müdavimleri şöyle bir geriye yaslansalar büyük çapta söylerler: "Gönlü insan sevgisiyle dolu, yüksek ideallere sahip, hizmetkâr liderlerin önderliğinde, şirket misyon ve vizyonunun gönülden paylaşıldığı, müşteri-çalışan-tedarikçi-hissedar-patron kim olursa şirketle ilişkisi olan her insana insanca davranılan, bütün faaliyetlerinde insanlığın refah ve huzurunu hedef alan, değişimi algılayan ve öğrenen bir örgüt olarak değişimi en iyi şekilde yöneten, müşterilerinin şimdiki ihtiyaçlarının yanında gelecekteki ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılama gayretinde olan, bütün kaynaklarını en küçük bir israfa göz yummadan kullanan, gelecekte vukuu muhtemel olan gelişmeler için önceden kriz senaryoları hazırlayıp bu senaryolar çerçevesinde stratejiler belirlemeyi becerebilen bir şirket kültürüne sahip olmak için kuruluştan itibaren gayret göstermek..." İşte bizim takımın proaktif olmaktan anladığı bu. Böyle bir şirketi, kuruluşu, devleti kriz teğet geçer. Yoksa kriz bıçak gibi kalbe saplanır, ağır ameliyatlarla bile zor ayağa kalkılır.