İnsanoğlu, özellikle yirminci yüzyıl başlarından itibaren daha yoğun bir şekilde "nereden gelip nereye gettiğini" sorgulamaya başladı. Bu yoğunluğun sebebi de, bendenize göre özellikle biyoloji ve fizik dallarındaki çok hızlı gelişmeler oldu. Ara sıra bu sütunda gündeme getirdiğimiz "Quantum Fiziği" ve bunun paralelindeki zihin jimnastiğini son zamanlarda daha fazla görmekteyiz. Hatta bu konu dünya görüşleri farklı olan yazarları bir ölçüde bir araya getirebilecek özellikte görülüyor. Bu konunun Türkiye'deki öncülerinden biri olan muhterem Ömer Öztürkmen ağabeyimiz son on beş yıldır mesaisinin büyük bölümünü "Bilim Tarihi" ve "Quantum Düşünce"ye ayırmıştır denilebilir. Bugün gazetesinden Nuh Gönültaş Bey takip edebildiğim kadarıyla bu düşünce akımının düşünenlerinden. Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök, mesela geçenlerde "Big-Bang" (Büyük Patlama) teorisi ve onun Quantum boyutu olan "Sicim Teorisi"ne kafa yoruyordu. Keza Milliyet'ten Taha Akyol Bey Quantum anlayışın bence dört dörtlük bir özetini yaptı, beş altı gün önceki bir yazısında. Akyol'un bu yazısını anlayabilen kimseler şu anki Türkiye gündeminin ne kadar "abesle iştigal" olduğunu anlarlar. Özellikle "Ben gördüğüme, ölçtüğüme biçtiğime, laboratuvar şartlarında doğruladığıma gerçek derim" diyen üniversite camiası bu yazıyı bulup okumalılar. Bugün de Akşam'dan Serdar Turgut Bey, "Quantum" takılmış. Hatta denilebilir ki Quantum düşünme tarzının günlük hayata uygulanması konusunda yaptığı tatlı yorumuyla, binlerce yıl öncesinin filozoflarının "herkes evinin önünü süpürse şehir tertemiz olur" prensibini günümüz insanına daha bir "bilimsel modelle" sunuyor. Topluma zeytin dalı uzatıyor. Gerçi herkes sonunda yine de kendi dünya görüşüne göre "Quantum anlayışı" yorumlama eğilimi gösteriyor. Ama Sevgili Ömer Öztürkmen Beyin teessür ve hayretle söylediği Popper, Kuhn, Heisenberg ve benzeri ilim adamlarının; yirminci asrın başlarında ortaya koydukları ve bugün de dünyanın ve tabii bu arada Türkiye'nin bilim hayatına yön veren, pozitivizmi çökerten görüşlerinin bir asır sonra da olsa ülkemizin aydınlarının gündemine girmesi yine de büyük kazanç olmuştur. Haa!! "Ne demek istiyor bu adam yahu?" diyorsanız, o zaman çileli bir yolculuğa, beyin patlatmaya, okumaya, anlamaya, düşünmeye, birbirinize tahammül ederek tartışmaya, kısacası insan gibi oturup konuşup anlaşma zahmetine hazır olmalısınız. Biraz sert oldu hoşgörün ama "Taşıma suyla değirmen dönmez" derler. Aydınlarımızın bu fikir çilesine toplumumuzu hazırlamaları en önemli işimizdir. Yoksa aydın geçinenlerin yüz yıldır gündemlerine aldığı konuların pek faydasını göremedik.