Rahatınız yerinde ise bu yazıyı okumayın!

A -
A +

İş hayatında insanın önemi son on yıldır daha çok konuşulmaya başlandı. Bu konuda birçok kongre ve toplantı yapılıyor ülkemizde. Bunlar arasında PERYÖN (Personel Yönetimi Derneği)'ün düzenlediği İnsan Kaynakları Kongrelerinin önemli bir yeri var. Bu yıl on üçüncüsü düzenlenen kongreye katılımın geçen yıllara nazaran daha az olduğu ve iş hayatımızın yüzde doksan beşini temsil eden aile şirketleri ve KOBİ'lerden çok fazla temsilcinin katılmadığı dikkatimizi çekti. Katılımın azlığını fiyatların yüksek olmasına yoranlar vardı kulislerde, ancak bana göre sebep, birçok şirketin insan kaynağının ve bilginin değerini henüz tam anlamıyla idrak edememiş olmasıdır. Zirvenin yıldız konuşmacılarından biri Sabancı Holding Başkanı Güler Sabancı idi. Güler Hanım'ın amcasının yerini dolduracak bilgi ve güvene sahip olduğunu yıllardır takip edenlerdenim. Ama bu kongrede kendi şirketlerinin gelişim çizgisi içinde insanın önemini o kadar güzel ortaya koydu ki, kendinden sonra konuşan yerli yabancı herkes Güler Hanım'ın konuşmasına atıfta bulundu. Güler Hanım neler mi söyledi? Bunun bu köşe yazısına sığmayacağı sizce de malum. Ama bir cümlecik işi özetliyor bazen: "Şirket kültürü çağımızda rekabet edebilmek için en önemli farklılıktır, teknolojiyi satın alabilirsiniz, ama rekabet gücü sağlayan bir şirket kültürünü satın alamazsınız, onu şirketinizin ta 'kurucu baba' zamanından beri iyi oluşturup olgunlaştırmanız gerekir..." Güler Sabancı'dan bir cümle daha: "Yeniden öğrenen ve geliştirilen bir örgüt olmaya devam ediyoruz..." Mehmet Kocabaş'ı ilk defa dinledim. Manisa Lisesi'nde epey farklı zaman aralığında matematikçi "Şeker Adnan"dan ders görmüşüz. Ayağı yere basan bir konuşmaydı o da şirket kültüründen bahsetti. Yabancı konuşmacıların ekserisi "İşin gelecekte alacağı yeni şekillerine" ayak uydurabilmek için "düşünce yapımızı değiştirmek" gereğinden bahsettiler. Bu arada İtalyan Prof. D'anna uzun ömürlü şirketler olabilmek için üç önemli unsuru "kusursuz bir lider, yüksek idealler ve çift dikkat" diye özetlerken yine şirket kültürüne vurgu yaptı. Bu arada zirvenin rahatça dinlenme ve dolu dolu bilgilenme ve bol bol kendini ve şirketini sorgulama imkanı veren konuşmacılarından biri de Şeref Oğuz beydi. Yıllardır Türkiye'nin paradigmalarının esaretinden kurtulup "öğrenen bir topluluk" olmasına kendini adayan Şeref Oğuz, gerek makro gerekse mikro yani işletme bazında bilgi yönetimini gerçeklere gereken vurguyu cesaretle yaparak anlattı. "Şimdi Hamle Zamanı" İki kere ikinin dört ettiği kesinliğinde şirketler ve iş dünyasının yenilikçi insana ve bu tür insanların ortaya çıkıp hayatiyetlerini devam ettirmelerini sağlayacak yepyeni yönetim anlayışlarına gerek olduğunu, engin bilgi ve tecrübesiyle ortaya koyan Prof. Dr. İbrahim Kavrakoğlu yine günündeydi. Şirketleri neden insan kaynakları bölümünün yönetmesi gerektiğini dinleyicilerini hep ters köşeye yatırıp attığı gollerle çok güzel ortaya koydu. 13. İnsan Yönetimi Kongresi'nin bu yılki sloganı "Şimdi Hamle Zamanı" idi. Haydi sizler de bir hamle yapın. Mafya ve pembe dizilerden ve her gün tekrarlana gelen abuk subuk televolelerden zaman ayırın, bu kongrede neler konuşulduğuna ulaşmaya çalışın. Bunu yapamıyorsanız o zaman yıl boyu okumaya, her an yeni bir şeyler öğrenmeye uygun, yeni bir hayat tarzı oluşturun. Yok eğer, "Benim rahatım yerinde, kimse benimle uğraşmasın" diyen bir kişi ya da şirketseniz size "İyi istirahatler!.."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.