Rakamlar yalan söylemez!

A -
A +

Televizyonun seviyeli ve faydalı şekilde kullanılabileceğinin güzel örneklerinden biri "Ekodiyalog" programı. Evde kumanda hakimiyetini ele geçirebildiğim takdirde Asaf Savaş Akat, Taner Berksoy, Deniz Gökçe, Mahfi Eğilmez dörtlüsünü zevkle izliyorum. Her ne kadar mali konulardan pek fazla anlamasam da, ülkenin genel ekonomik gidişini yıllardır, seviyeli ve tutarlı bir şekilde yorumlama başarısını gösteriyorlar. Geçen akşamlardan birinde Ekodiyalog 2002-2007 yılları arasını çeşitli parametreler açısından değerlendirdiler. Rakamları konuşturdukları için tarafsızlıkları büyük ölçüde kabul gören "dörtlü" ekonomik yönden Türk insanının son beş-altı yıldaki başarısını tespit ve takdir ettiler. Bu başarının temelinde bundan önceki koalisyon hükümetinin Kemal Derviş'in liderliğinde ortaya koyduğu "istikrar politikası"nı büyük bir azim ve kararlılıkla sürdüren Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin katkısını yine rakamlarla ortaya koydular. Lütfen kimse 'Ekodiyalog'u kullanarak hükümeti övmeye çalıştığımı düşünmesin. Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi "rakamlar yalan söylemez." İki gün önce de Ankara Temsilcimiz Nuri Elibol ile Murat Odabaş'ın "Ankara Gündemi"nde konukları Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'dı. Ekodiyalog'da söz konusu olan parametreler sayın Unakıtan tarafından da dile getirildi. Tabii bu arada Maliye Bakanı'nın iş dünyasına rahatlık ve ferahlık veren "Kemal Abi" imajından da bahsetmemek haksızlık olur. Maliye Bakanlığı gibi "ciddi ve otoriter" olmak zorundaki bir müesseseyi beş yıldır tam bir "uzlaşmacı lider" tavrıyla kamuoyuyla kaynaştıran Unakıtan, aynı zamanda konulara vukufiyeti ile de göz doldurdu. Şimdi dedim kendi kendime, herkes böyle rakamlara ve belgelere dayanarak konuşsa ve tartışsa ne kadar güzel olurdu. Ama maalesef iktidarda da, muhalefette de seçim ortamında bu tavrı göremiyoruz. Tabiî bunda "halkın nabzını tutmak ve onları heyecanlandırmak" şeklinde algılanan ve politikada esas başarı unsuru kabul edilen ve de yıllarca kendi çapında başarıyla! uygulanan tarzın etkisi de büyük. Zira bundan önce "ne verdilerse, benden on fazlası" tarzı prim yapageldi. Ama şöyle etrafınıza bir bakın, televizyon programlarına çıkan insanlarımızı, çarşıda pazarda, berberde, sokakta, evde karşılaştığımız insanları biraz daha yakından inceleyin; şunu göreceksiniz: "Artık Türk insanı laf ebelerinden değil rakamlarla konuşan ve de konusuna vâkıf olan politikacılardan daha fazla etkileniyor." Seçimlerden sonra bu söylediklerimizi daha kesin hatlarıyla değerlendirmek mümkün olacak. Şimdilik sabırla o günlere kavuşmayı bekliyoruz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.