Rakipsizlik öldürür!

A -
A +

Siyasetle iş dünyasını kesin sınırlarla ayırma gayretinin bendenize ait bir garabet olduğu malum. Bu köşede siyasî konulara pek temas etmemeye; daha ziyade Türkiye'de gerek kamu ve gerekse özel sektördeki yönetim faaliyetlerinin kalitesinin artmasına katkıda bulunmayı daha önemli bulduğumuzu vurgulamaya çalışmaktayız. Ancak son yıllarda hızla yaygınlaşan; "Kuvantum Yönetim", "Sistem Yaklaşımı", "Bütünsel Düşünüş" ve benzeri deyimlerle kuvvetlendirilmeye çalışılan ve de globalleşme rüzgârlarının etkisiyle daha da güçlenen "Kâinatta her şey, her şeyi etkiler" anlayışı çerçevesinde siyasî olayların şirketleri ve onların yönetim tarzlarını etkilediğini de gözden uzak tutmamaktayız. İnsanları, şirketleri, milletleri etkileyen ve onları başarıya odaklayan en önemli faktör de rekabettir. Komünist sistemin çökmesinin en temel sebebi büyük sermayelerle kurulan dev kamu şirketlerinin rekabetten yoksun olmalarıdır. Bütün dünyadaki liberalleşme eğilimlerinin ve buna bağlı olarak esen özelleştirme rüzgârlarının ana "motto"su şirketleri rekabete açarak onlara canlılık kazandırmak ve rehavetten kurtarmaktır. İşte rahmetli Menderes'ten sonra bir türlü belini doğrultamayan "Demokratlar Hareketi"nin günümüzdeki devamı olarak lanse edilen "Demokrat Parti"nin demokratik olgunluk içinde gerçekleşen son kongresinde yıllardır tanıdığımız, olgun, tutarlı, inançlı yapısı ve samimi karakteriyle takdir ettiğimiz Süleyman Soylu'nun seçilmesi Türkiye'nin geleceği açısından bir ümit kaynağı oldu. İkinci iktidar döneminde de başarılı icraatlarıyla göz dolduran AK Parti'nin şu anda güçlü bir rakibinin olmaması bendenizi en çok korkutan durumdur. Mevcut siyasi partilerin içinde milletin tamamını kucaklayacak yapı ve anlayışa sahip bir parti görülmemektedir. AK Parti'nin rakibi, yine onun anlayışına sahip milliyetçi, muhafazakâr bir parti olabilir. Böyle bir oluşumun ortaya çıkması ise en az beş-on yıl alır. Türkiye'nin önü açılır... Eğer Süleyman Soylu, zamanında Adnan Menderes'in, Turgut Özal'ın ve Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının başardığını başarır, kesintisiz bir çabayla ve bilgi çağına yakışır politika ve projelerle (laf kalabalığı ve palavralarla değil) milletle bütünleşmenin gereklerini yerine getirebilecek bir vizyonu ortaya koyar ve bunu partili partisiz herkesle paylaşma becerisini gösterirse, AK Parti'nin ciddi olarak rakibi olur ve bu hareket Türkiye'nin önünü açar. Böyle bir vizyon tam bir liderlikle gerçekleşir. Liderlik ise; filanın desteği, feşmekanın katkısı ile ortaya çıkan değil, insan sevgisini yüreğinin en derinlerinde taşıyan şakşakçılardan kendi kendini koruyabilen, yönetimin bir sanat olduğu kadar bilim olduğuna da inanan, kendini ve çalışma arkadaşlarını bu konuda eğiten, geçmişinin gururunu, geleceğin umuduyla harmanlayabilen, demokrasiye gönülden inanan kişilerin harcıdır. Böyle liderlerle politika, slogan değil hizmet yarışı haline döner. Umarız Sayın Süleyman Soylu böyle bir başarıya imza atacaktır. Kendisine ve ekibine başarılar diliyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.