Daha! Daha... Daha çok, daha hızlı, daha büyük... Yıllardır dünyayı kasıp kavuran bu anlayış her şeyi berbat etti. Çevre bazı bilim adamlarına göre telafisi zor bir şekilde tahrip edildi. İnsan telafisi zor bir şekilde "aşırı tüketim"e alıştırıldı. Şimdi bendeniz yazıya böyle bir başlangıç yaptım ya, bazı kimseler ürpermişlerdir. Ne yani eskinin "bir lokma bir hırka" anlayışına mı döneceğiz? Korkmayın, isteseniz de o sade, asude, huzurlu günlere geri dönemezsiniz. Çünkü insanoğlunun kimyasını bozdunuz... Seksenli yılların ortasında Milano Fuarı'nı ziyaret için gittiğimde, fuar paralelinde düzenlenen "Büyük şehirlerin trafik problemleri" konulu milletlerarası bir toplantıya da katılmıştım. Avusturyalı bir profesör çıktı kürsüye bir ara, gayet rahat bir şekilde şunları söyledi: "Son elli yıldır insanların beynine şunu çaktık: 'Araban varsa adamsın, araban ne kadar yakışıklıysa sen işte o kadar adamsın!' Son elli yıldır, bütün insanlar bir araba sahibi olmak için canını dişine taktı ve o arabayı aldı. Sonunda bütün bu adam olmayla eş tutulan arabalar trafiğe çıkınca arabalardaki artışı göğüsleyemeyen trafik altyapısı sebebiyle şehirler felç oldu. Şimdi de insanlara 'Arabaları bırakın, toplu taşıma araçlarından faydalanın, bisiklete binin, hatta en iyisi yaya yürüyün, hem kendinizin hem de çevrenin sağlığına katkıda bulunun' diyoruz. Şimdi elli yılda beyinlere kazınan araba sahibi olmakla adam olmak arasındaki düz ilişkili paradigma öyle kolay değişir mi? Bunun için bütün insanlığın kafa yorması gerekir. Yoksa bu gidişin sonu iyi görünmüyor..." Avusturyalı profesörün dediğinin yanında sadece araba konusunda değil, her konuda israfın arttığında hemfikir iseniz, önümüzdeki "Ramazan ayı"nı bu konuda muhasebe yapmak için vesile edebilirsiniz. Ki bu imkân herkese bahşedilmemiştir. Ramazan-ı şerifiniz şimdiden bereketli olsun efendim...