Renkler cümbüşü Hindistan'dan...

A -
A +

Uzunca bir aradan sonra tekrar merhaba. Herkesin iç dünyasında kendine göre bazı kabulleri, prensipleri olur ya, Bendenizin prensiplerinden biri "Etkileyemeyeceğin olaylara fazla kafa yorma, Enerjini kendine, ailene, ülkene yararlı etkiler yapabileceğin konulara odakla" şeklindedir. Çok sıkıldığım anlarda kullandığım bir prensiptir. İşime de yarar. Bugün de yaradı. Yazmaya uzun süre ara verince haliyle bir tutukluk oluyor. Bayram öncesi başlayıp biten 10 günlük Hindistan seyahati, sonrası yine 10 günlük bayram tatili bu kadar ara vermeyi gerektirdi. Gündeme şöyle bir göz attım. Gözleri petrolden başka bir şey görmeyen ABD'nin savaşmasını engellemenin pek mümkün olmadığını hissettim. Türkiye'nin belki de ilk defa ortaya koyduğu "pazarlıkçı" davranışı beğendim. Ancak kısa süreceği tecrübelerle bilinen savaşın ardından, ülkemizde kendi problemlerimizle baş başa kaldığımızda işe yarayacak bir şeyler yazmayı düşündüm. O zaman yol hariç 8 gün durmaksızın devam eden Hindistan seyahatinden birkaç spot çekmeyi denemeye karar verdim. Gerçekten rengarenk bir kültür mozaiği olan Hindistan'ı 20 yıl önce de ziyaret etmiştim. O zamanlar daha bir merkezi yönetim anlayışının hüküm sürdüğü demokratik bir ülke idi Hindistan. Sosyalist düşüncenin ağır bastığı o günlerin sembol görüntülerinden biri olan; Cumhurbaşkanından en fakir mahalle şoförüne doğru (modeli değil) yapıldığı yıl ve külüstürlüğü artan, tonton görünümlü, Hint yapımı siyah renkli Ambassador marka arabalar artık caddelerde yoktu. Bunun yerini çoğu yine Hindistan yapımı olan ama aralarında ithal malı yabancı her çeşit arabanın yer aldığı bir otomobiller mozaiği almıştı. Irklar, dinler ve diller mozaiği aynen devam ediyordu. Bu defa havaalanında beni karşılayan dev cipin şoförünün ilk cümlelerinden anladığım kadarıyla Hindistan serbest rekabeti esas alan, daha az sosyalist, daha çok liberal bir demokrasiyi esas almıştı. Ve bunun sonuçlarından biri de Delhi caddelerindeki olağanlıklardan sayılan evsizler ve onlardan ölenlerin sabahın erken saatlerinde çöp arabasına yüklenmesi manzaraları çok azalmıştı. Hatta bitmişti. Ve bu anlayış devrimi Hindistan'ı; bir milyar 200 milyonu bulan nüfusuna rağmen, fert başına milli gelirini bizim şu andaki ortalamamıza yani iki bin dolara yükseltmişti. Tabii bütün gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi gelir dağılımındaki korkunç uçurumlar gözler önündeydi. Sonuçta, demokrasiden taviz vermeden serbest piyasa ekonomisine adım atan Hindistan'a bir şeyler olmaya başlamıştı. Neler mi? Yakında seyahat notlarımızda buluşunca arz etmek üzere. Hindistan'dan alınacak çok dersler var....

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.