"Hocam, bundan iki yıl önce bir sunuş yapmıştınız bize, o gün anlattıklarınızdan bazı şeyler kafamı kurcalamış, benim dünya görüşüme uygun bulmadığım o şeyler yüzünden sizinle tekrar görüşmeyi düşünmemiştim. (Açıklama: Anlattığımız şeylerden bazıları denilenlerden biri mesela; öz yönetimli takımların faydaları imiş. Yanisi bir miktar sol demeyelim de sosyal demokrat söylemlermiş...) Ama o gün söylediğiniz bir kavrama da kafayı takmıştım. Aynı şeyleri ben de düşünüyordum. Ama çalışma arkadaşlarıma bunu ifade edemiyor, daha doğrusu bu kavramın altını dolduramıyordum. İki yıl sonra siz aklıma geldiniz. O yüzden sizi tekrar davet ettik. Şimdi o yönetim tarzını ve bunun nasıl becerileceğini tekrar bir konuşmak istiyorum..." demişti bir patron. Hoş, aydınlık yüzlü, aileden gelen temiz bir kültüre sahip biriydi. Şirketini kelimenin tam mânâsıyla dişiyle tırnağıyla kurmuştu. İki üç defa esaslı sarsıntı geçirmiş, batmış çıkmıştı. Şimdi bütün dünyaya ihracat yapıyordu, şirket gün geçtikçe büyüyor gelişiyordu. Hatta meşhur krizlerde o yatırımlarını sürdürmüş, ihracat hamlesinin rüzgârını iyi değerlendirmişti. Ancak anladığım kadarıyla, şirketini yönetim tarzı ve işleyiş açısından yeni bir yörüngeye taşımak zamanı geldiğini hissetmiş, global düzeyde iş yapmaya uygun bir şirket kültürü oluşturmanın gereğine inanmıştı. Ancak "her patron" ya da daha doğru ifadeyle "her lider" gibi o da, şirketin şu ana kadar başarıya götüren özelliklerini tamamen değiştirmeyi teklif eden, yakışıklı bir "değişim projesiyle", "kimyalarının bozulmasından" korkuyordu. Neyse kendisi ve bizi kendisine tavsiye eden genç "kalite müdür"üyle beraber bir program hazırladık ve yaklaşık on altı ay her kademeye uyguladığımız bu programın sonunda bütün yorgunluğumuzu alan şu tespit oldu... Kalite müdürü arkadaş bir telefon görüşmesinde şunu söylemiş: "Programa başlamadan önce bütün kalite standart ve iyileştirmelerini biz yukarıdan hazırlayıp aşağıya dikte ediyor ve onları kontrol ediyorduk. Bir buçuk yıl sonunda şimdi iş tersine döndü. İyileştirme önerilerinin çoğu çalışanlardan yukarıya doğru geliyor..." İşte bütün mesele bu. Çalışanları işin içine katan bir şirket kültürü oluşturmadan daha açık ifadesiyle "Çalışanlarını konuşabilir hale getirmeden" bir yere varmak mümkün olamıyor. Bu şirket şimdi "Toplam Kalite", "6 Sigma", "Yeniden Yapılanma", "Bonchmarking", "Down sizing" konularına kafa yorabilir ve yepyeni bir kültürel ortamda globalleşmeye doğru yelken açabilir. Rüzgârınız bol olsun...