Sabrın sonu selamet

İstanbul on beş, yılın bazı dönemlerinde yirmi milyona varan nüfusa sahip bir "Koca şehir". Bu büyüklükte bir organizasyonu yönetmeye talip olanlarda birçok özellikler bulunması lazım. Öncelikle büyük düşünen bir beyine ve bu büyüklüğü taşıyacak bir yüreğe sahip olmak gerekiyor. Çünkü gerçekten bu devasa şehrin sadece çöp problemini bile çözemeyen yönetimler gördük. Nerede kaldı ulaşım, hele hele nerede kaldı, yıllar yılı ihmal üstüne ihmal yükleyerek; ihtimal dahilinde görülen büyük bir depreme karşı şehrin binalarının yüzde yetmişinin yenilenmesi ya da güçlendirilmesi. Bütün bu problemleri hale yola koymayı başlatan rahmetli Turgut Özal'ın rüzgârını arkasına alan Bedrettin Dalan olmuştu. Sonra gelen dönemin başlarında bendeniz İstanbullu olmuştum. O günleri hatırlamak bile istemiyorum. Sonra Tayyip Erdoğan rüzgârı esti İstanbul'da. O dönemin en önemli yönünün İstanbul'a hizmet edecek takımın temellerinin atılması olarak düşünüyorum. Tayyip Erdoğan hem İstanbul'un vizyonunu beyinlere ve gönüllere çaktı hem de güvenilir ve ehil kişileri işbaşına getirme becerisini gösterdi. Biliyorsunuz bizim memlekette iş yapmak için seçilirsiniz ama size tevdi edilen işi başarmak için takımınızı kurmaya başladığınız anda feryatlar yükselmeye başlar. Hele "Beyaz Türkler"den değilseniz bu feryatlar daha bir şiddetli olur. Sonrasında Kadir Topbaş'a gelinceye kadar yine Tayyip Beyin takımı İstanbul'u çekip çevirdi. Son beş yılda İstanbul'un konut, ulaşım, kültürel faaliyetler, turizm altyapısı gibi alanlarda aldığı hizmetler herkesin malumu... Şimdi bütün bu olan biten bir tarafa, bir partinin adayı bu hizmetlere neler ekleyeceği konusunda dişe dokunur hiçbir şey söyleyemiyor, hukuka tevdi edilip sonucu beklenecek birkaç dosyadan ve de Kadir Topbaş Beyin belki kendinin de hatırlayamayacağı "dinî motifli" bir minik filmcikte dînen ve hukuken hiçbir yanlışın olmadığı bir rolde oynamasını diline dolamış ha bire ve bıktırırcasına ortalıkta dolanıp duruyor. Bunu da İstanbul'a nasıl hizmet edeceğine dayanak yapıyor. Ne dersiniz ne kadar dayanabilir İstanbul bu eziyete?!.