Altmış yaşındayım, bugüne kadar üniversite, kamu, özel sektörde birçok görevler üstlendim. Son on yılda da yüzlerce şirket ve yönetici ile birebir, yüz yüze görüştüm, fikir alışverişinde bulundum, yönetimle ilgili yüzlerce kitap, makale okudum, yerli yabancı yüzlerce seminere katıldım, yönetim konusuna kafa yoran sayısız kişiyi dinleme imkânı buldum. Bu bakımdan kendimi gerçekten şanslı hissediyorum. Tamam da, "Neye yaradı" derlerse! ne olacak?.. İşte bu sorunun cevabını vermek öyle kolay değil. Çünkü karşınızda her bakımdan canlı bir organizma gibi davranan, ama aslında duvara asılmış bir yönetim şemasıyla yönetilen bir kâr-zarar tablosu ve bilanço ile ne yaptığı özetlenen, insanı da bu şemalardaki kutulara hapseden ve onları personel servisindeki bordrolarda bir rakam olarak gören klasik yönetim anlayışının hâkim olduğu bir ortamda bu soruyu cevaplamanız isteniyor. Bu ortamda paradigmaları şekillenmiş ve siyasî ve ekonomik krizler dolayısıyla da katılaşmış yönetim metotları uygulayan ve başka çaresi olmadığına inanan iş dünyasına bir şeyler anlatmak kolay değil. O zaman neye yaradı bunca yıllık emek sorusuna, "yıllardır kafamızda ve gönlümüzde dolaştırıp durduğumuz ve 'aman millete karşı ayıp olur!' endişesiyle biraz da kısık sesle seslendirdiğimiz 'kalbe endeksli yönetim' anlayışını biraz daha canlı şekilde seslendirmeye yaradı" diye cevap vermek mümkün. Bugünkü yazının ilham verenini merak ediyor musunuz? Hemen söyleyeyim; kitabını zevkle ve heyecanla ikinci defa okuma fırsatı bulduğum Brezilyalı Ricardo Semler. Bundan önce kendisinden muhakkak bahsetmiş olmalıyım. Çok çok özet olarak Ricardo: "Babasından devraldığı klasik, hiyerarşik, otokratik, bürokratik, bir sanayi şirketinin bütün özelliklerini gösteren 'Semco' şirketini, çalışanları samimiyetle insan yerine koyduğu, onları işin içine akıllıca ve yüreklice katmayı başardığı bir şirket kültürüne kavuşturarak muhteşem bir değişim örneğini yönetim bilimine hediye etmiştir." Onbeş yirmi yıldır sürdürdüğü samimi gayretlerle Semco şirketi, dünyanın çeşitli yerlerinden turistik seferlerle gelen iş adamları tarafından ziyaret edilen bir organizasyon olmuştur. "Kalbe endeksli yönetim" Bu başarıyı temelde nereye bağlayacağını düşündüğümüz zaman Ricardo'nun ilk olarak insanları maddi ve mânevî yönleriyle iyi tanıdığı, bunun için de hep kendi iç dünyasını, gönül iklimini kullandığını düşünüyorsunuz. İşte burada "kalbe endeksli yönetim" anlayışının ayağı yere basan bir örneğini görüyorsunuz. Sistem Yayıncılığın, şirket kültürü serisinden yayınladığı "Ricardo Semler, Maverick, dünyanın en sıra dışı iş yerinin perde arkasındaki başarı öyküsü" isimli kitabı okuduğunuz zaman ne demek istediğimi daha iyi anlayacağınızı umuyorum. Bütün çalışanların, yöneticilerin ilk anda "olmaz böyle şey!" diyerek karşı çıktıkları, hatta bazen "Tamam da artık bu kadarı da fazla!" diyerek tahammül edemeyip Semco'dan ayrıldıkları uygulamaları sabırla, ısrarla, samimiyetle başaran Ricardo Semler'e bu tecrübesini bizlerle paylaştığı için geç de olsa teşekkür ederim.