Sarımsaklı bal!..

A -
A +

İş dünyasında zaman zaman bazı kavramlar ve yönetim anlayış ve metotları öne çıkar. Ya da; çıkarılır... Neyse. Ama gerçek olan şu ki, bu tür yeni kavram ve metotlar yönetim işinin sorgulanmasına zemin hazırlamaları bakımından faydalı olmaktadır. En azından bendeniz bu kanaatteyim... Bugünlerde ortaya atılan ve tartışılan konu "innovasyon"... "nova" yeni demek malum. O zaman bu kelimeyi "yenilikçilik" diye tercüme edebiliriz. Ancak tercüme tam anlamı karşılamadığı için daha çok "innovasyon" kullanılıyor. Bunu da hoş görmek lazım. İnsanların yeni şeylere olan ilgisini ve ihtiyaçlarını tatmininin yeni ihtiyaçlara yol açtığı gerçeğini kavrayan her şirketin yeni şeyler üretmesi, farklı ihtiyaçları keşfedip bu ihtiyaçlara uygun ürün ve hizmeler sunması kaçınılmazdır. Çünkü bütün dünya bu anlayışın bir bakıma esiri haline getirilmiştir. Tamam, bazı mallar, ürünler, hizmetler aslında gereksiz, lüzumsuzdur. Mesela size göre cep telefonunun onlarca fonksiyona sahip olması, bundan yirmi yıl önce üretilmiş bir fırınla, şimdi üretilen tam otomatik bir fırının aynı işi yapması ve benzeri konularda yenilikçiliğe karşı düşünceler olabilir. Bu düşünceler haklı da olabilir. Ama dünyada güçlü olmak, siyasete yön veren olmak, insanlığa insanlığı öğretmek gibi iddialarınız varsa, bunları gerçekleştirmek için maddi güce ihtiyacınız vardır. Ve bu güce kavuşmanın yolu, yaşadığımız devir ve ortamda geçerli olan anlayışı kavrama ve ona göre yönetme ve üretmeden geçmektedir. O zaman uyanık ve gözü açık olmak, dünyada olan biteni algılamak zorundasınız. Yıllarca beynimize çakılan "Devlet Baba ve büyüklerimiz bizim için en iyisini düşünür ve yaparlar" düşüncesini hem kamuda, hem de özel sektörde terk etmeli, insan beyninden azami yararlanmanın yollarını aramalıyız. Çünkü insanoğlu yepyeni bir çağa adım atmış bulunuyor. Bu çağın çarpıcı örneklerini kafamıza kazımalıyız. Mesela Google, Youtube... Bunların hepsi birkaç yenilikçi gencin kısa zamanda, Türkiye bütçesini zorlayan rakamlara ulaştıkları işler. En son birkaç aylık mazisi olan Facebook'un piyasa fiyatı 10 milyar doları bulmuş. "Müşteri ne istiyor?" Müşterinin, toplumun ne istediğini iyi kavramak, kaynaklarımızı bunları en iyi şekilde karşılayacak şekilde yönetmek, bu yönetim tarzını yakalayabilmek için bütün iş ve yönetim süreçlerimizi cesaretle sorgulamak, bunu yapabilmek için de şirketlerimizin ve kuruluşlarımızın organizasyon şemalarını cesaretle sorgulamak durumundayız. Yani "Müşteri ne istiyor?" Bütün benliğimizle buna odaklanmak zorundayız. Çünkü global düzende müşteri istediğini dünyanın öbür ucundan en uygun fiyatla getirmek imkânını yakaladı; bu imkân gittikçe de büyüyor. Müşteriye bizim beğendiğimiz mal ve hizmeti sunma dönemi kapandı. Üreticilerin yıllardır başlarında taşıdıkları "Krallık tacı" müşterinin başında artık. Nasreddin Hoca aslında ne güzel özetlemiş mevzuyu asırlar önce: "Balla sarımsağı karıştırmayı ben keşfettim, ama sonra ben de beğenmedim!.." Yanisi; yenilikçilik sizin ne istediğinize değil müşterinin neyi istediğine odaklanarak becerilebilir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.