Değişim dalgalarını göğüslemede en önemli engel insanoğlunun "paradigmaları" oluyor. Paradigma Yunanca kökenli bir kelime malum. "Zihinsel kalıp" demek. Yani insanoğlunun, kendi tecrübeleri, çevrenin, toplumun etkileri ile geliştirdiği kalıplar bunlar. Bu kalıplar ilk oluştuğu zamanlarda pozitif katkılar sağlıyor. Bazıları dünya durdukça pozitif etkilenmeye devam ediyor. Ama bazıları doğuştan negatif oluyor ve değiştirilip yerine o dönem için doğru zihinsel kalıpları oturtulmadıkça öğrenmenin dolayısıyla değişimin, gelişimin en büyük engeli oluyorlar. Üstelik bunları insanların, toplumların, milletlerin zihinlerinden söküp atmak da bir o kadar zor oluyor. İzafiyet teorisi ile fizik ilmini ve dolayısıyla insanlığı yeni bir anlayış düzenine ulaştırmaya çalışanların önde gelenlerinden olan Albert Einstein bu yüzden "İnsanoğlunun ön yargılarını, paradigmalarını parçalamak atomu parçalamaktan daha zor bir şeydir" demiş malum. Bizim gençliğimizde milli paradigmalarımız vardı. İnsanımız canı sıkılınca patlatırdı: "Bu memleket adam olmaz abicim!" ya da "Adamlar yapmışlar abicim, nerde bizde bunu becerecek adam olmaz abicim!" , "Vatan, millet, Sakarya, bırak abicim bu boş lafları..." Kimse bir şey diyemezdi, nasıl desinlerdi; fert başına düşen milli gelir bin dolar bile değildi. Ancak seksenli yıllardan sonra bütün dünyayı etkileyen küreselleşme rüzgârlarını biraz hissedebildik ve hızlanan değişimin farkına vardık. Asırlar boyu geliştirdiğimiz zihinsel kalıplarla bu değişimi göğüsleyemeyeceğimizi asker-sivil idrak ettik de bugünlere gelebildik. Bizi güç birliği kurtarır Ama şimdi yine seksen öncesi zihinsel kalıpları kullanma eğiliminde olanlar seslerini yükseltmeye çalışıyorlar! Milletçe ne yapıp edip, Avrupa Birliği'ne girme yönünde attığımız adımlara sahip çıkmazsak ve böylece gerçek anlamda demokratik, laik bir hukuk devleti olma yolunda gayret etmezsek, yani yeniden gerek devlet gerekse şirket yönetiminde kırklı yılların zihinsel kalıplarını uygulamaya özenirsek sonumuz gerçekten berbat olur. Çünkü rekabet aslanı bugüne kadar hiç bu kadar güçlü olmamıştı. Bu aslanın güçlü pençelerinden bizi kamu-özel ayrımı yapmadan bütün siyasi ve ekonomik kuruluşların güç birliği kurtarır. Şimdi siz bendenize de "Vatan, millet, Sakarya, bırak kardeşim böyle ahkâm kesmeyi" diyorsanız, siz bilirsiniz. O zaman büyük ve güçlü olduğu vehmedilen devletin fakir halkı olmaya devam ederiz. Bizim nesil buna yıllardır alıştı, yeni gelenler düşünsün.