Babam rahmetli tutumlu, tertipli, gayretli, samimi bir adamdı. Dükkanın dip tarafında iki metreye üç metre, yani yaklaşık altı metrekarelik bir alanı odunluk olarak ayırmıştı. Bu odunluğa, yaz günlerinde biriken çıkıntı kerestelerin kalın parçaları gayet tertipli bir şekilde sıralanır. İşlerin iyi gittiği yıllarda bu odunluk dört-beş metreye kadar yükselirdi. Bu kadar odun bizim evin ihtiyacının iki üç misli idi. Yazın her gün gelen komşu ve akrabalara odun çuvallanmış olarak verilirdi. Böylece epey evin yakacak ihtiyacına bir nebze olsa da katkıda bulunulurdu. İşin tatlı yanı kışın yaşanırdı. Havalar iyice soğuyup, şubata, marta dayanılınca, elleri ve yüzleri soğuktan morarmış akraba ve komşu çocukları ellerinde çuval veya sepetle dükkana gelirler. "Meemet amca, babamın selamı vaa, accık odun veecekmişin!" derlerdi. Rahmetli, çocuklara takılmadan edemezdi. "Sizi gidi avostos böcekleri, yazın karınca Mehmet odunları biriktirirken siz nerelerdeydiniz?!." Sonra yeterli odun odunluktan aşağı atılır çuvala sepete doldurulur, evlere ve gönüllere sıcaklık yayılırdı... Bazı yıllar kendimiz odun satın almak durumunda da kalabilirdik. İşte o soğuktan eli ayağı morarmış yavrucakların hâli hiç gözümün önünden gitmez... Şimdi çoğumuz hamdolsun çok iyi izole edilmiş binalarda, oldukça ekonomik olarak ısıtılan evlerde yaşıyoruz. Havalar soğuduğu anda elimizde olmadan evde soğuktan titreşen insanları düşünürüz. Havalar soğuyup kar bastırdığında her evde "Allah fakir fukaranın yardımcısı olsun" duası yankılanır halen. Bu duayı edenler ve amin diyenler, soğuktan titreşir vaziyette günler geceler geçirenlerdir çoğunlukla. Bu zevki(!) tatmayanlar ise Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının büyük bir tertip ve düzen içinde yıllardır gerçekleştirdikleri yakacak desteğini oradan buradan çekiştirmeye çalışıyorlar. İnanın bu insanları anlayamıyorum. İnsan bu kadar da hissiz nasıl olabilir? Beş on yıl içinde doğal gazın ulaşmadığı şehir ve ev kalmayacak. O zaman neyle uğraşacaklar merak ediyorum. Hükümeti her türlü bıkkınlık veren dedikodulara rağmen bu asil davranışı sürdürmesinden dolayı gönülden tebrik ediyorum. "Eşekten düşenin hâlinden, eşekten düşen anlar." Bu arada Nasreddin Hocaya da rahmet olsun.