Hani insan şöyle bir arkasına yaslanır, kendini koyuverir de, bir an çok etkilendiği bir şey, bir olay, bir görüntü gözünde canlanır sonra kaybolur gider ya... Bugün ne yazayım "kuluçkasına" yattığım anda, yılda birkaç günlüğüne de olsa gitmeye çalıştığımız "Bacanağın yazlığı" geldi görüntüye. Çeşmealtı, İzmir civarının hâlâ tadını kaybetmeyen köşelerindendir. Geçen yaz balkonda pineklerken gözüme sörf yapan bir genç ilişmişti. Ne müthiş bir şey. Masmavi dalgaların üzerinde bir oraya bir buraya sessiz ama bir o kadar hızla yol alan acayip bir alet. Hilafsız bir saat seyrettim sörfçüyü. İzmir'in imbatı başladı mı, epey istikrarlı bir şekilde batıdan doğuya doğru eser durur. Peki ama o zaman bu alet aynı yönden esen rüzgara rağmen istediği yöne nasıl yol alıyor. Epey bir gözlemden sonra şöyle bir tesbit yaptım kendimce: Aynı yönden esen rüzgarı sörfçü çok esnek ve hareketli yelkenciği ve ona uyum sağlayan sağlam, esnek ve dinamik vücuduyla adeta bütünleştirerek istediği yöne yol alabiliyor. Arada bir devrilse de aracın batma tehlikesi yok, yelkeni plastik olduğundan su tutmuyor, anında kalkıp yoluna devam edebiliyor... Hemen anladınız tabii, mesleyi nereye bağlayacağımı. Son günlerde Çin tarafından oldukça sert esen globalleşme rüzgarını ilk hissettiğinde bazı şirket ve devletler paniklerdiler, korkuya kapıldılar. Bu rüzgardan korunmak için eski moda bezden yapılmış yelkenlerini suya indirdiler, sığınacak bir gümrük duvarı, tutunacak bir korumacı politika dalı aradılar. Bulamayınca çoğu sıkıntıya düştü. Ama bazı şirketler de dinamik yönetim ve iş yapma kültürleri ve değişimi algılama ve yönetmeye yatkın kıvrak, güçlü ve esnek yapıları dolayısıyla bu rüzgarı "bir sörfçü maharetiyle" kullandılar. Gerektiğinde Çin'den mal ithal ettiler, ya da Çin'de üretim yapmak üzere ortaklıklar kurdular veya kendi başlarına yatırımlar yaptılar; bu arada Çin tüketicisinin yükselen satın alma gücünü iyi takip ederek Çin'e mal satmaya gayret ettiler. "Rüzgarlı denizlerde sörf yapmak için en önemli hususlardan biri de yeteri kadar 'cesur' olmaktır" dememiştim yazımın başında değil mi? İşte şimdi söylüyorum. Cesareti olan rüzgarlı denizin tadını çıkarır. Benim gibiler de bu muhteşem sporun lafını eder!..