Sizce ben vizyonkolik miyim?

A -
A +

Millî takım son yıllarda epey sıkıntılı günler geçirdikten sonra, yeni bir 'hoca' ile 'yeni bir başlangıç' yapmak üzere yola çıktı. Abdullah Avcı uzun vadeli bir perspektifle takıma yeni genç ve tecrübesiz oyuncuları aldı. Çok kısa sayılabilecek bir hazırlık safhasından sonra çıkılan ilk maçta yenildik. Bu olayın ardından futbol kritiklerine şöyle bir göz attım. Çoğunluk sert eleştiriler yapıyordu, takımın yeni kurulduğunu, henüz değerlendirme için erken olduğunu söyleyenler azınlıktaydı. Gerçekten bizim en büyük problemimiz 'kısa vadeli düşünmek'... Bütün işlerimizde bu düşünce tarzı büyük kaynak israfına yol açıyor. Bunun için 'vizyon' konusunu gündemden düşürmememiz gerekiyor. Malum vizyon 'Belirli bir süre sonra varılmak istenen yer' olarak tanımlanıyor. Beş yıl sonra, on yıl sonra, belki elli yıl sonra, kişi, şirket, toplum, şehir, millet, devlet olarak hangi noktada, hangi yerde olacağımızın net bir görüntü olarak beyinlere ve gönüllere yerleştirilmesi ve bu vizyonun bütün kişi, kuruluş, sektör ve kurumlarca benimsenmesi gerekiyor. Böyle bir vizyonla yola çıkmak başarının yarısıdır denilebilir. Vizyon varsa takımın bireyleri daha hevesli, daha katılımcı, daha canlı oluyorlar. Şimdi hep beraber bir yönetim simülasyonu olarak 'Milli takımı' takip edelim ve buradan gereken dersleri çıkartıp, kendi şirketimize, şehrimize, kuruluşumuza uygulamaya çalışalım. Şimdi ilk tartışma konumuz şu olsun 'Milli takımın vizyonu belirli mi ve bu vizyon milli takımla ilgili olan bütün kişi ve kuruluşlarca paylaşılıyor mu?' Sayın Abdullah Avcı'nın 'Grup lideri olarak dünya kupasına gideceğiz!' beyanatı vizyon olarak sizi heyecanlandırdı mı? Yoksa dünya kupasında 'En azından üçüncülük, şansımız yaver giderse ikincilik hatta birinciliği hedefliyoruz!' mu demeliydi? Peki siz on yıl sonra nerede olacağınızı bir yerlere yazdınız mı? O zaman hemen kalemi kağıdı elinize alın vizyonunuzu yazın, pazartesi ilk fırsatta çalışanlarınızla bu vizyonu tartışın! 'Kardeşim vizyon, mizyon bırakın bu Amerikan salatalarını, işimiz gücümüz var bizim' diyorsanız, bu yazıyı okumamış sayın kendinizi, her şeye maydanoz olmak ve 'Ben ne dersem o olur, ben buranın patronuyum!' şeklindeki klasik yönetim tarzınızı sürdürün. Bu şekilde bugüne geldiğinizi ve başarılı olduğunuzu biliyoruz. Ancak 'global şirket olamadığınızı da! Bu?arada?sayın?Abdullah?Avcı?kardeşimize kısa bir hatırlatma; liderler ne?kadar?çok?gülümserlerse?takım üyeleri o kadar çok katılımcı oluyorlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.