Sloganlarla değil, verilerle yönetim

A -
A +

Dar boğazlar her zaman can sıkıcıdır. Dar boğaza giren bir nehir sakin sakin akarken bir anda girdaplar yapar, kabarır köpürür etrafına zarar verebilir. Dünyanın en geniş otoyolunda bile çeşitli sebeplerle beş şeridi üçe düşürseniz trafik tıkanır, hesaplar altüst olur. Yönetimde de dar boğazlar can sıkar malum. Hele dar boğaz bizzat üst yönetim ise şirkette bitmez tükenmez gerginlikler yaşanır, verim düşer, iş yeri çekilmez olur. Dar boğazın geçici olduğu bilinirse tahammül edilebilir hoş görülebilir. Bugün bendeniz, iş dünyamızı yıllardır tedirgin eden bir dar boğazı yeniden gündeme getireceğim. Bu öyle bir dar boğaz ki yıllardır ekonomiye milyarlarca dolar zarar veriyor, can sıkıyor asap bozuyor, sadece İstanbul'u ve İstanbulluyu değil bütün Türkiye'yi hatta Asya ve Avrupa'da yaşayan birçok kişi ve kuruluşu olumsuz etkiliyor. Bu dar boğaz İstanbul ve çevresindeki paralı yollar ve Boğaz Köprülerinde uygulanan ücret toplama şeklidir. Bu konuyu gündeme getirmeme sebep Başbakanımızın İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı iken ilk defa uyguladığı 'Bayramlarda Ücretsiz Geçiş' usulüdür. Birkaç dost ziyareti için bu bayramda Yalova'ya gitmek gerekti. Yaşları seksenin üzerinde olan her iki annemizi üzmeden normal günlerde en az iki saat süren 'nasıl yapacağımız endişesi' ile çıktığımız seyahat; gerek gidişte gerekse son güne bıraktığımız dönüşte hiçbir engelle karşılaşmadan çok rahat ve neşeli bir şekilde tamamlandı. İşte o zaman bu duruma elimde olmadan yeniden kafa yormaya başladım. Bir kefeye, geçiş ücretlerini toplamak için kurulan sistemlerin masraflarını, personel giderlerini, tıkanan trafikte boşuna harcanan akaryakıtı, bunun meydana getirdiği hava kirlenmesini, bu kirliliğin sebeb olduğu hastalıkların maddi ve manevi bedelini, meydana gelen zaman ve iş kayıplarını, hastaneye yetiştirilemeyerek kaybedilen hastaların bedelini, şirketlerin gecikmelerden dolayı uğradıkları zararları, İstanbul'a her gün taşınmak zorunda olunan gıdalarda ve bu arada yaş meyve ve sebzelerde meydana gelen kayıpları, bu ve benzeri gecikmelerin her türlü mala yansıyan maliyet ve dolayısıyla fiyat artışlarını, milyonlarca insanın daha da çok bozulan asabı dolayısıyla meydana gelen münakaşaları ve bunların sebep olduğu verim düşüklükleri yanında toplumsal dokuda meydana getirdikleri zedelenme ve yaralanmaları, diğer kefeye toplanan ücretleri koymak istedim. Elimde bu rakamlar olmadığı için işin içinden çıkamadım. Beraber kafa yoralım... Şimdi Sayın Başbakanımız'dan bu rakamları istirham ediyorum. Çünkü bu mesele birçok bakanlığı ve de belediyeleri ilgilendiriyor. Rakamları elime geçirirsem hesabımı yapacağım. Gelir tarafı çok ağır basıyorsa ne âlâ, yok giderler ağır basıyorsa o zaman 'tamamen ücretsiz geçiş'in dışında ne gibi çözümler olabilir ona kafa yorarız hep beraber. Çünkü 'Toplam Kalite Yönetimi'nin en önemli prensiplerinden biri de 'Verilerle konuşmaktır'. Yıllarca 'Sloganlarla Yönetilmek'ten gına geldi çünkü.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.