Yenilikçi bir şirket kültürü ile katma değeri yüksek mal ve hizmetlere kafa yormak gerektiğinden söz açmıştık geçen yazıda. Birkaç okuyucum "Bütün meselenin özünü 'patron'a bağlamışsın, o izin vermeden hiçbir şey olmaz şirkette anladık da, şu şirket kültürü denilen kavramı biraz açsan da biz de anlasak" dediler. Yazarların en meşhur numaralarından biridir bu malum, okuyuculara soruyu sordurur sonra istediğin gibi cevaplarsın. Ama gerçekten bu defa öyle oldu rekabet edebilir şirketin ön şartı olarak en önemli konuyu 'kültür'e bağlayınca bu konunun altını doldurmak icabetti. Nokia denilen şirketin ilk faaliyet alanının bayağı bildiğimiz odunculuk olduğunu duymuşsunuzdur. Ormanda kesintisiz haberleşmek için kafa yorarken şu anda dünyanın en havalı ürünlerinden biri olan 'Mobil' yani elde gezen telefonun ilk prototipini yapmışlar. Sonra da 'Tamam arkadaş ormanda işimizi rahatlattık, artık odun kesmeye devam!' dememişler. Bu yeni ürünü geliştirmeye devam etmişler ve sonunda dünyanın en değerli markalarından birini bataklıklar ülkesi Finlandiya'ya hediye etmişler. Demek istediğim şu. Yenilikçi bir kültüre sahip olan bir şirket 'Ben odun keser satarım başka işlere kafa yormam' dememiş, bilakis yeni bir ürün ve ondaki yeni iş fırsatlarını görünce odunculukla uzaktan yakından ilgisi olmayan 'elektronik sanayisine' doğru yön değiştirebilmiş. İşte bu Nokia'nın innovativ bir kültüre sahip olduğunu göstermektedir. Eğer Nokia'nın üst yönetimi takım arkadaşlarını tamamen yabancı oldukları bir iş alanına doğru cesaretlendirmeselerdi bugün Nokia hâlâ ormanın derinliklerinde odun kesmeye devam ediyor olurdu. İşte bu 'cesaretlendirme' kelimesi işin püf noktasıdır bence. Bir şirkette en üstten en alt kademeye kadar herkesin fikrini rahatça söyleyebildiği bir ortam oluşturulmamışsa 'yenilikçilik' hayaldir. Çünkü her insanın beyni devamlı yeni şeyler bulmaya ve düşünmeye yatkın bir mekanizmadır. Bütün mesele bu yeni fikirleri toplayıp, değerlendirip uygulamaya koyacak bir sistemin var olmasıdır. 'Oğlum bak işine, sana fikrini soran mı oldu?' dediğiniz anda o şirkette yenilikçilik bitmiştir. İşte bütün yöneticilerin alttan üste doğru (hani şu somon balıklarının suyun akışının tersi istikamette gitmeye bütün güçleriyle gayret etmeleri misali) şirketin daha iyi olması için yüreği çarpan çalışanların farkında olmaları yenilikçi kültürün diğer önemli bir boyutudur. Buna yönetim biliminde 'aşağıdan yukarıya iletişim kanallarını açık tutmak' diyorlar. Malum klasik şirket anlayışında daha ziyade emir ve talimatların yağdırıldığı 'yukarıdan aşağıya iletişim kanalları' kullanılır. Görüyorsunuz 'şirket kültürü' konusu deştikçe açılan, çok geniş bir kavram. Siz en iyisi 'google'layın bakalım neler çıkacak karşınıza. Hayırlı dalışlar!