Bir ülkenin kalkınma hamlesinin başarılı olması için olmazsa olmaz şart nedir? Nedir sizce sahiden? Tabiî kaynakların zenginliği midir mesela? Üç tarafının denizlerle bir tarafının petrol zengini ülkelerle çevrili olması, bir anda dört mevsimin yaşandığı, tabiat, kültür ve tarih varlıklarıyla dopdolu bir coğrafyada, her türlü ürünün; çaydan muza, yetiştirilebilir olması; sanayi dalları itibariyle hemen her türlü malı üretecek, turizm ve hizmet ve özellikle sağlık hizmetleri açısından dünyaya yetecek bir kapasiteye sahip olması; insan kaynağı olarak gerek miktar gerekse potansiyel yetenek ve eğitim seviyesi açısından inanılmaz zengin olması; devlet olma kültürü yönünden net bin yıllık muhteşem bir tecrübeye sahip olması... yeterli midir? Peki bütün bunlara sahip olduğu halde bir ülkenin batıdaki bütün komşuları on bin, hatta yirmi bin dolar fert başına millî gelire sahipken hâlâ (o da biraz hesap teknikleriyle zorlayarak) beş bin dolar civarında millî gelire sahip olması neyle izah edilir? Komşuları da onun gibi ihtilaller, cuntalarla uğraşılan dönemlerden demokrasiye geçmelerine rağmen o ülke hâlâ bu konuda da patinaj yapıyorsa bunun sebebi nedir? Bütün bu olumsuzlukları ortadan kaldıracak bir şey var mıdır? Olmaz mı? Vardır ve buna sahip olan ülkeler başarılı oluyorlar. "Basiretli devlet ve iş adamları ve kadrolara sahip olan millet olmak..." İşte bütün mesele bu. Milletler gönülden paylaştıkları vizyonlara sahip oldukları zaman başarılı oluyorlar. O zaman, oturup, başımızı ellerimizin arasına alalım ve düşünelim: "Milletçe, iktidarı ve muhalefeti, devleti, özel sektörü, askeri, sivili Türkiye'yi on yıl, yirmi yıl, elli yıl sonra nerede görüyoruz, nasıl görüyoruz? Bu görüntü yeteri kadar canlı, renkli ve heyecan verici mi?.." Böyle bir hedef, böyle bir gaye ve vizyon etrafında bütünleşebiliryor muyuz? Böyle bir vizyona sahip değilsek, oturup hep beraber oluşturmak için bir mekanizmamız var mı? Yoksa her biri bir tarafa kürek çekip, olduğu yerde kalan bir kayıkçılar grubu gibi miyiz? Keskin renk tonlarının kaybolduğu globalleşen dünyada, hâlâ birimizin ak dediğine öbürümüz kara demeye devam mı ediyoruz? Ve de bu davranışı gerek iş hayatında gerekse siyasette sürdürmeye devam etmeyi düşünüyor muyuz? Soruların sonu yok. Siz cevaplardan haber verin...