Strateji...

Bundan beş yıl önce, dünyada strateji denilince akla gelen birkaç isimden biri olan Michael Porter'ı dinlemiştim. Dünya çapında, devletler ve firmalar bazında strateji danışmanlığı yapan Porter, bir gün boyunca strateji örnekleriyle konuyu açmaya çalıştı. Strateji'nin en kısa tarifini ise "Farklılığı yakalamak" diye tarif etti. Öğleden sonraki oturuma başlarken şirketler bazında stratejinin başarılı olması için, şirketlerin içinde bulundukları ortamın da uygun olması gerektiğini vurguladı. Ve bu meyanda özellikle az gelişmiş ülkelerdeki durumu analiz etmeye çalıştı. Türkiye'yi çok yakından tanımadığını ancak diğer ülkelerde edindiği tecrübelerin ışığında bazı tesbitlerde bulunacağını söyledi ve strateji belirlemenin en önemli şartlarını saymaya başlarken birinci sırada "Devlet ve millet barışık olmalıdır" dedi. Bu mümkün olmadığı takdirde uzun vadeli düşünmenin mümkün olamıyacağını, dolayısıyle strateji geliştirmenin zor olacağını belirtti. Son yıllarda Türkiye'de milletle hükümetler arasındaki soğukluğun giderek, milletle devlet arasındaki ilişkileri de zedeleyecek boyutlara geldiğini, ayrıca milletin siyasete ve siyasilere olan güvenini yitirmek üzere olduğunu hepimiz müşahede ettik. Son seçimlerden sonra her kesimden iç barışa katkı sağlayacak davranışların sergilenmesi ümit verici olmaktadır. Özellikle CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal'ın Avrupa izlenimlerinde asker siyaset ilişkilerinin Avrupa Birliği'ne girmemiz konusunda önemli bir handikap oluşturduğunu belirtmesi geçtiğimiz gergin günlerin uzantılarıdır. Aslında Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Sn. Hilmi Özkök, göreve geldiği günden beri asker ve siyaset arasındaki ilişkileri Avrupa'nın baz aldığı kriterlere uygun tarzda başarıyla yönlendirmektedir. Türkiye'nin yeni gerçeklerini Avrupa'ya bütün gücümüzle benimsetmeye çalışmalıyız. Çünkü Türkiye de yeni bir yola girmiş bulunuyor. Bu bakımdan sevinçliyiz.