Şükür bugünleri de gördük

A -
A +

Bizim nesle uygun görülen rol mü idi, yoksa biz kendimiz mi öyle davranırdık pek kestiremiyorum ama; bizim zamanımızda farklı görüşlere sahip olanlar bir araya gelip konuşarak meselelere çözüm bulamazdık. Hemen kavga ederdik. Gerçi o zaman bir araya gelip milleti de işin içine katarak tartışacak ortamlar da yoktu. Televizyon devletin emir ve komutası altında beyin yıkama için kullanılır. Kimse televizyona çıkıp fikrimi rahatça söyleyeyim diye düşünemezdi bile. Hele bir düğmeye basarım bütün dünyaya sesimi duyururum diye biri bir şey söyleseydi; herhalde akıl hastanesini boylardı. Sonra Turgut Özal büyük riskleri göze alarak özel televizyonların önünü açtı. Uzun zaman bu kanallarda tabuların elverdiği ölçüde tartışmalar yapıldı. O zamanlar bendeniz de özel bir televizyonda görevli idim. Özellikle canlı yayınlarda hep yüreğimiz ağzımızda olurdu. Tutar sunucu veya konuklardan biri tabulara ters düşen bir laf eder başımız ağrır diye. Az sayıda özel televizyonun bulunduğu yıllarda böyle açık oturumları yöneten kişiler de mevzuyu kendi görüşüne göre şekillendirmek gayreti içinde olur, konuşmacılara durmadan müdahale ederdi. Sonra "bilgi ve iletişim" çağının şafağı söküp ortalık daha bir aydınlanınca, yeni neslin "Bilişim" diye kısalttığı sektör kıyasıya rekabetin yaşandığı bir alan oldu. Şimdilerde televizyon kanalları ekrana çıkaracak konuk bulmakta zorlanır oldular. Son yıllarda Avrupa Birliği'ne tam üyelik için girilen sürecin gereği olarak özellikle son yedi sekiz yıldır demokratikleşme konusunda atılan adımlarla Türkiye "Konuşan Bir Toplum" olma yolunda büyük ilerlemeler kaydetti. Bu yazıya ilham veren de perşembe gecesi Sayın Ali Kırca'nın tam bir tarafsızlıkla yönetir olduğu "Siyaset Meydanı" programı oldu. Bir iki konuk haricinde herkes ülkenin meselelerinin adam gibi konuşularak çözülebileceğinin örneklerini sergilediler. Özellikle Sayın Ufuk Uras olgun ve sakin tavrıyla bendenize bu yazının başlığını atmada çok yardımcı oldu. Uzun yıllar önce bir seminerde duymuştum bir yönetici "Konuşamayan toplumların problemlerine çözüm üretmek zordur" demişti. Türkiye slogan olarak değil gerçekten "Konuşan, konuşabilen bir ülke" olduğu oranda insanların mutlu oldukları bir ülke haline gelecektir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.