Türkiye'yi (Yılmaz Öztuna üstadın tabiriyle büyük bir sakarlık yapmazsak) çok güzel günler bekliyor. Ümitvar olmamız için rakamlar yeterli görünüyor. Ancak millet olarak psikolojik durumumuzda da çok müspet gelişmeler var. Biz bu hissi bir de Özal rahmetli iktidar olduğu zaman yaşamıştık. O havayı devam ettirebilseydik şimdi çok daha iyi durumda olurduk. Ama maalesef Özal'dan sonra bir on yılı boşu boşuna harcadık. Neyse biz işimize bakalım. Ekonomik konjonktür böyle devam ederse şirketler büyümeye devam edecekler. Bu arada yabancı sermaye sadece sıcak para olarak değil, şirket satınalma ve ortaklıklar yoluyla da boy gösterecek. Bu durumda bizim şirketlerin o günlere her bakımdan hazır olmaları gerekmektedir. Finansman açısından güçlü olmaları belki de en önemli husus. Tabiî güçlü finans diğer birçok kriterin sonucunda ortaya çıkıyor. Bu kriterler çok uzun bir liste oluşturur. Bugün bunu EFQM (Avrupa Toplam Kalite Vakfı) kriterlerini özetleyerek toparlayalım. Malum vakıf bu kriterlerle Avrupa Toplam Kalite Ödülü'nü veriyor: Liderlik %10 Çalışanlar %9 Politika ve Strateji %8 İşbirlikleri ve Kaynaklar %9 Süreçler %14 Müşterilerle ilgili sonuçlar %20 Çalışanlarla ilgili sonuçlar %9 Toplumla ilgili sonuçlar %6 Temel performans sonuçları %15 Bütün bu kriterleri hakkıyla yerine getirebilmek için ayrıca 'Yenilikçi ve Öğrenen Bir Şirket Kültürü'ne sahip olmak gerekiyor. Nereden işe başlayacağınız belli! Müşteri! Müşteri ne istiyor? Sonra süreçler; neyi nasıl yapıyoruz? Liderlik, 'Ben yaptım oldu' değil, 'Nasıl yapalım arkadaşlar? Size nasıl yardımcı olabilirim?' Görüyorsunuz, bir liste yapıp önümüze koyunca daha rahat düşünme imkânı doğuyor. Bu liste size uymuyor mu? O zaman kendi listenizi kendiniz yapın. Ama ne olur kendinizi Türkiye'nin yavaş yavaş belirmeye başlayan 'Vizyonuna' katkıda bulunacak şekilde bugünden hazırlayın. 'Entelektüel Sermaye' para gibi değil, ha deyince olmuyor. Hadi kolay gelsin...