Tasarruf mu zor yatırım mı zor?

A -
A +

Genel Ekonomi'den çok fazla anlamam. Ama ara sıra kendime göre modeller kurarak konuyu kafama yatırmaya çalışırım. Mesela ekonominin en önemli formüllerinden biri yatırımın artırılması için tasarrufun artması gerektiğini söyler. Yani insanlar elde ettikleri gelirlerin hepsini tüketmezler ve biriktirirlerse, bu şekilde oluşan tasarruflar yatırıma yönlenirse o ülkede yatırımlar artar, üretim artar, böylece istihdam artar, gelir paylaşımı düzgün ayarlanırsa fert başına milli gelir artar, refah seviyesi yükselir, insanlar maddi sıkıntılardan kurtulurlar. İyi de olur. Bütün bunların hepsinin gerçekleşmesi zordur. Ancak bana göre en zoru tasarrufların yatırıma yönlenmesi ve daha da zoru yatırıma yönlendirilen fonların yönetimidir. Rahmetli Özal yıllar yılı yakınıp durduğumuz yastık altında küflenen paraları ekonomiye kazandırmanın en önemli aleti olan 'Borsa'yı ülkemize kazandırdı. Böylece tasarrufların yatırıma dönüşmesinde en önemli adım atılmış oldu. Her ne kadar 'borsa' tam mânâsıyla fonksiyonunu yerine getirmekte istenen olgunluğa kavuşmuş olmasa da, ilerisi için ümit vermektedir. Ancak borsa ve diğer vasıtalarla şirketlere aktarılan tasarrufların kullanılacağı 'şirketler'in yönetiminde yeterli olgunluğa kavuşabildiğimiz söylenemez. Bunun çok ve çeşitli sebepleri vardır şüphesiz. Ancak bu şirketlerin başarısını engelleyen en önemli faktör memlekette yıllar yılı hâkim olan 'dışa kapalı ekonomik model' olmuştur. Bizim gençliğimizde mesela Orta Doğu ve hele Müslüman ülkelerle ekonomik ilişki kurmak âdeta yasaktı. Batının bütün ülkelerinden şirketlerin fink attığı bu ülkelerle biz hiçbir ekonomik ilişki kuramazdık. Böyle bir davranış 'İrticacıkla' suçlanırdı. Bu kısır düşünüş tarzı şirketlerimizi ülke sınırlarının içine âdeta hapsetmişti. Şimdi bu durum büyük ölçüde ortadan kalktı. Şimdi tüm dünyaya açık bir ortamda şirketlerimiz faaliyet gösterme imkânına kavuştular. İşte burada bizi 'kapalı kapılar arkasında' geliştirdiğimiz 'ne yaparsam satarım ben işime bakarım' paradigması engelleyebilir. Süratle bu anlayışı terk edip 'kaliteli, ucuz ve hızlı üretebilen yenilikçi şirketler' olabilmenin yollarını bulmalıyız. Bunun için yönetim bilimine ve tekniklerine gereken önemi vermeli, bu konuda çok okumalı, tartışmalı, kafa yormalıyız. Yoksa bizim oralarda denildiği gibi 'Akıllı oğlan ne yapsın parayı, akılsız oğlan ne yapsın parayı!..'

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.