Taylorist Fenerbahçe, Kuvantum Galatasaray

A -
A +

Yönetmeye talipseniz, yönetilmeyi bileceksiniz, bunun için de; değişen şartların idrakinde olarak yeni yönetim metodlarına kafa yoracaksınız. Yoksa ne kadar bol ve kaliteli kaynaklara da sahip olsanız kafanızı taşlara vuracak sonuçlarla karşılaşırsınız. Yönetimde varılan en son anlayış, kaos ve belirsizliğin hakim olduğu günümüzde Newton'un atomu en küçük parça kabul eden varsayımından hareketle gelişen "determinist" (tanımlamacı) ve "emret-kontrol et" paradigmasına dayanan "Taylorist yönetim anlayaşının" artık çok geçerli olmadığıdır. Bunun yerine karmaşıklık ve belirsizliği göğüsleyebilecek, atom altı parçacıkların belli bir hedefe yönelik olarak tamamen serbestçe hareket etmeleri sonucu ortaya çıkan muazzam evrensel düzenden ilham alınarak geliştirilen "kuvantum yönetim anlayışı" teklif edilmektedir. Her iki yönetim tarzının geçerli olduğu durumlar olduğu gibi bu iki anlayış arasında sınırsız yönetim tarzı alternatifleri bulunmaktadır. Ancak emreden ve kontrol eden yönetici tipi Taylorist anlayışın geçerli olduğu alanlar giderek daralmakta, insanların daha özgürce davranmalarına fırsat tanıyan kuvantum liderlik tarzı öne çıkmakta ve başarıyı getirmektedir. Bu biraz da bıkkınlık verdiğini benim de kabul ettiğim akademik altyapı hazırlığından sonra gelelim, ülkenin başka hiçbir meselesi yokmuşcasına gündemimizi aylardır meşgul eden ve bir süre daha yoğun olarak meşgul edeceğe benzeyen Fenerbahçe, Galatasaray macerasına. Öncelikle hastalığı gittikçe, azalan bir Fenerbahçe hastası olduğumu belirteyim. Yapacağım yorum benim de canımı sıkıyor. Neyse... Şimdi yukardaki iki ana yönetim tarzı itibariyle tarafları çok anahatlarıyla değerlendirirsek, Fenerbahçe'nin daha çok "emret-kontrol et" paradigmasına sahip bir başkana sahip olduğu söylenebilir. Fenerbahçe başkanı yüzü pek gülmeyen, sert, otoriter, sporda en önemli motif olan yenilmeyi kabullenme özelliği zayıf bir görünüm sergiliyor. Mesela maç bitiminde sertçe bir ifadeyle ortadan kayboluyor. Şampiyon olan tarafı tebrik etme yerine, herkesin Fenerbahçe'ye düşman olduğu mesajıyla ortaya çıkıyor. Fenerbahçe antrönörü Daum, klasik bir Alman yönetici. "sıkı antrenman, sert taktikler, takım'dan ziyade bireysel yeteneklere önem veren bir anlayış sergiliyor. Futbolcularla ikili lişkileri soğuk ve sert. Emret kontrol et anlayışında bir yönetici olduğu bir firma için çektiği reklam filmine bile yansımış. Orada çocuklara gayret veren bir liderden çok taktik veren bir yöntici havasında "Daha çok pas, daha çok pas" diyor tatlı türkçesiyle. Sonuç olarak Fenerbahçe bir takımdan ziyade sert emir komuta anlayışı altında bir araya gelmiş süper yeteneklerden oluşan bir grup havasında. Durum böyle olunca oyun sırasında takıma yön verecek olan "Kaptan" şöhretlerin gölgesinde kalıyor ve etkili olamıyor. Galatasaray yönetimi biraz daha katılımcı havada. Başkanları biraz daha az agresif. Şampiyonluğu kazandıktan sonra futbolculara soyunma odasında yaptığı konuşmada, kuvantum liderliğin önemli alt yapı taşlarından olan manevi zekaya (metafizik ürpertilere) (Ömer Öztürkmen beyin müsaadesiyle) sahip bir kişilik sergiliyor. Geretz ilk günden beri antrenmanlarda oyuncularıyla daha samimi ilişkiler kuruyor, kuvantum liderliğin diğer önemli yapı taşı olan duygusal zekaya sahip. Oyuncularla başarıları paylaşıyor, gülüyor, onları samimiyetle kucaklıyor. Galatasaray yıllardan beri ve özellikle Fatih Terim'in liderliğinde kazandığı "Takım olma" şuurunu ve ruhunu muhafaza ediyor, daha iyi paslaşıyor daha candan asılıyor maçlara ve bu arada Hakan Şükür gibi kendilerinden olan ve yabancı şöhretlerin ezip geçemediği kişilik ve kalite özelliklerine sahip bir kaptana sahipler. Fenerbahçe sordu da söylemedik mi, "Kuvantum liderlik" konusunu? Ama malum "Ev danası öküz olmaz" derler.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.