Geçen gün bir toplantıda elimdeki son model laser ışıklı, powerpoint slayt kaydırıcıyı gösterip dinleyenlere 'Bu aletin daha iyisi ve yenisi ne kadar zaman sonra çıkar sizce?' diye sordum. Aldığım cevaplarda bu süre ortalama bir hafta kadar çıktı. Şimdi gelin, benim ve benim gibi yeni bir ürünün çıkması için yılların geçmesine alışmış insanları bu yeni hıza ayak uydurmaya zorlayın. Bilgi iletişim teknolojisinde ulaşılan hız ise daha da baş döndürüyor. Bu hız bütün sektörlerde ve ürünlerde giderek daha da artıyor. Bu şartlarda rekabete girişmeye karar veren kişi ve şirketler bu hıza ayak uydurabilecek bir şirket yönetim kültürü oluşturmak zorundadırlar. Aksi takdirde yok olur giderler. Bunun binlerce örneği etrafımızda uçuşuyor. En önce girişimci ve onunla beraber yola çıkanların meşhur SWOT analizini yapmaları; yani 'Güçlü ve zayıf yönlerimiz nelerdir, önümüzde ne gibi fırsatlar ve engeller var?' sorularının cevaplarını sabır sınırlarını zorlayan beyin fırtınası seanslarıyla tespit etmeleri gerekiyor. İşte bu en saçma fikirlerin havada uçuşabildiği istişare ortamı rekabete dayanıklı şirket kültürünün belki de en önemli özelliğidir. Çünkü eski zamanların 'ne yaparsam satarım, işime bakarım' günleri bitti. Şimdi artık müşterinin gerçekten ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetleri, hem kaliteli ve ucuza hem de çok hızlı bir şekilde üretmek ve sunmak zorundasınız. O zaman müşterinin nabzını tutacak bir iletişim ortamını geliştirmeli, bu kanaldan elde edilecek verileri çok seri bir şekilde yorumlayıp uygulamanın yolunu açacak AR-GE sistemini, sonrasında tedarik safhasından mal ve hizmetin üretimi, teslimi ve sonrasındaki süreçleri bir bütün olarak algılayan ve hiçbir iletişim kopukluğunun yaşanmadığı bir yönetim sistemini oluşturmalısınız. Bütün bunları ancak etrafınızdaki insanları 'yöneterek' değil onları 'yönlendirerek' başarabilirsiniz. Yani onlara 'liderlik' ederek yenilikçi ve rekabete dayanıklı bir kültürü oluşturabilirsiniz. Liderlik ise bugüne kadar iş dünyasının pek aşina olmadığı 'sevgi' ile yapılabilir. Hiç kimse sevmediği birinin peşinden gitmez. O zaman 'maaş dağıtmaya' verdiğiniz önemi 'sevgi dağıtmaya' da vermelisiniz. Bütün bunlar sizin şirkette var mı? O zaman geleceğin yıldızı olmaya namzet bir ülkenin yıldız şirketlerinden birisiniz ve tebriki hak ediyorsunuz.