Tecrübeyle sabittir!..

A -
A +

Bizim zamanımızda okullar sabahtan akşama kadardı. Akşam üstülerin o güzelim koşma kudurma zamanlarında ben kös kös dükkânda çivi düzeltir, akşama yakın dükkânı pırıl pırıl temizler, akşam ezanı vakti babamla evin yolunu tutardım. Rahmetli çok nadiren sokakta oynamama izin verirdi. Ben daha ziyade dükkânda kendi imalatım olan oyuncaklarla oynardım. Kocaman Hudson marka bir otomobil yapmıştım tahtadan. Her şeyi vardı arabanın. Vites koldandı mesela. Sadece camları yoktu. Sonra lastikle gerilen pistonuyla tahtadan mermi atan Kolt tabanca yapmıştım kendime. Onunla saatlerce oynadığımı hatırlarım. Yaz tatillerinde ise ciddi ciddi 'yaz çıraklığı' başlardı. Haftalık alırdım diğer çırak ve kalfalar gibi. Zira en az onlar kadar çalışır ve yorulurdum. O günlerde babama çok kızardım beni dükkâna bağladığı için. Ama yıllar sonra özellikle yönetici pozisyonunda görevler aldığım zaman o şatafatsız dükkânda kazandığım tecrübelerin faydasını gördükçe babama daima müteşekkir olmuşumdur... Sözü şuraya getireceğim. Malum okullar tatil oldu. Şimdilerde özellikle büyük şehirlerde eskiden olduğu gibi yaz çıraklığı imkânları yok. Bu imkâna sahip olanlar oğullarını bir iş yerine çırak versinler. Bu mümkün olmadığı takdirde oğulları babalar kızları anneler günlük işlere bulaştırmaya çalışsınlar. Mesela araba yıkasınlar beraberce, ağaç budasınlar, ot yolsunlar, bulaşık yıkasınlar, dikiş diksinler, yemek yapsınlar. Bu satırları okuyanların hemen 'Kolay mı çocukları bilgisayarın başından kaldırmak?' dediklerini duyuyorum. Çünkü çevremdeki çocukların hepsi aynı dertten muzdarip. Ama onlara sevgiyle ve anlayışla yaklaşıp, aşırıya kaçmayan çeşitli teşvik primleriyle bu faaliyetlere alıştırırsak ileride bunun çok faydasını görürler. Bunun için oturduğumuz mekanların küçük bir bölümünü çocuklarımızı hayata hazırlayacak bir atölyecik olarak ayırabilsek ne güzel olur... İnsan bir şeyi kendine dert edinirse o konuda bir şeyler bulur ve uygulamaya geçer. 'Kardeşim boş veeer!! Koy çocuğun önüne bir ekran ya da bilgisayar kafanı dinle!' diyenlere bir şey demeye ne hakkım ne de haddim var. Ama şunu bilin ki bir tahtaya bir çivi çakmanın, bezden bir bebek dikmenin, kendince şekil verdiğiniz bir tepsi kurabiyeyi fırına atmanın, pazarda bir paket ciklet, bir kasa limon satmanın yavrularımızın karakter gelişimine yapacağı katkılar inanılmazdır. Tecrübe ile sabittir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.