Terörle mücadele!..

A -
A +

Bu yazıyı okuyunca benim hanım dahil birçok hanımlar kızacaklar belki. Ama onların hoşgörüsüne sığınarak başlayalım. Yazarlık enteresan bir şey. Sistematik çalışan, serbest konularda yazmaya köşesi açık olan yazarlar konu bulmakta belki "ihtisas köşeleri" kadar zorlanmazlar. Çünkü maşallah memleket bereketli. Hele bir de memleketi değil "okunurluğu" öne alırsan. "Yaz babam okusunlar, bakanlar başbakanlar seni arasınlar." Neyse bu yıl yine Kuzuluk Kaplıcalarına geldik "bir tatlı huzur" almaya... Bu devremülk sistemi gittikçe olgunlaşıyor artık... İşte buradaki hayatı düşündüm bir an. Bir giriş, bir salon, bir yatak odası, banyo, mutfak, bir de balkon. Sonuç olarak 67 metrekarelik bir evcik. Dört kişiye yetecek tencere, tabak, çanak, çatal, kaşık, bir buzdolabı, fırınlı ocak ve televizyondan müteşekkil eşya, bir elbise dolabı bir yatak, iki komodin. Üç kişilik bir ailenin ferah ferah; dört kişinin biraz zorlanarak yaşayabileceği bir sistem. Şimdi bir toplama çıkarma yapalım, devamlı yaşadığımız evlerdeki eşya ile buradaki eşyayı birbirinden hem bedel hem de kapladığı alan olarak çıkaralım. Bir de oturduğumuz evlerle, bu evciğin metrekare olarak farkını alalım. Sonra büyük evin telaşını, temizliğini, özellikle yıllarca kullanılmadığı halde her hafta özenle tozu alınıp temizlenmek durumunda olan "gümüşlükleri", yemek takımlarını, vesaireyi düşünelim. Bütün bu hesapları yapar, sonucu, yaklaşık 10 milyon aileden oluşan toplumumuzun bu hesabını çıkarırsınız. Herhalde beş-altı yüz milyar dolarları bulan fazladan ve de gereksiz masraf kalemine ulaşırsınız. Bunları yine üretelim, ama ihrac edelim. Böylece çok zengin bir ülke olursak, bir kısmını hediye edelim, insanlığa örnek olalım. Lütfen bu satırları "hayallenme" olarak algılamayın. Sadece beş altı yıl önce Türkiye'yi ziyaret eden dünya devi Toyota şirketinin patronunun 70 metrekarelik bir evde oturduğunu düşünün, gerçekler âlemine inersiniz. Şimdi ne mi yapalım? Öncelikle "El âlem ne der?" psikozundan el birliği ile paçamızı kurtarmaya çalışalım. Cesaretle lüzumsuz eşya ve metrekarelere savaş açalım. Millet olarak bu konuda birbirimize destek olalım. "Buralardan artırdığımız paralarla, neler yapalım?" konusunu herkes kendi düşünsün. Çünkü o kadar çok muhtaç hatta "aç" insanın yaşadığı ve gittikçe küçülen dünyanın bu ağırlığı taşıması zorlaşıyor. Siz teröristlerin en fazla "insanların açlık ve sefalet çekmeleri gerçeğine" vurgu yaparak taraftar topladıklarını görmüyor musunuz? O zaman kaynaklarımızı iyi yönetip, kullanıp, refahı tabana yayıp onlara bu fırsatı vermeyelim. Elde bayrak coşkulu mitinglerle terörü lanetlerken, birazcık işin bu boyutunu da düşünelim...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.