"TEZEK"

A -
A +

Önce "tezek" ne demek ondan başlayalım... Sığır kısmının dışkısının tazesine "mayıs" denir. Bu dışkı ahırdan çıkarılır veya hayvanların dolaştığı yerlerden toplanabildiği kadar toplanır. Samanın hayvanların yemediği kalın kısımları önceden ahırda biriktirilmiştir. Bunlar mayısla karıştırılır, ayakla çiğnenir, sonra bu karışım ya düz bir yere serilir, sonra biraz kuruyunca uygun büyüklükte parçalara bölünür, ya da doğrudan kalıplara dökülüp şekillendirilir öylece kalıptan çıkarılıp serilir, kurutulur, sonra aralarına su ve kar girmeyecek tarzda duvar örer gibi kuleler inşa edilir. Sonra da kış boyunca idareli tarzda yani insanların "önüm kavurga kavurur, arkamı fırtına savurur" tarzında ısınabilecekeri miktarlarda ocakta yakılır. Bu yanma esnasında hem aş pişer, hem ekmek yapılır, hem su ısınır, bu arada da ısınılabildiği kadar ısınılır. İnsanlar yakabilecekleri her ağacı, çalıyı, otu yakıp bitirdikten sonra etrafta toplayıp yakılabilecek bir şey kalmayınca bu "tezek" denien harika yakıtı keşfetmişler ve asırlardır bununla hayatlarını hem de çok ağır kış şartlarında devam ettirmeyi becermişlerdir... Biraz nostalji... Anadolu seyahatlerinde bu tezeğin yakıldığını hissettiğim köylerde durur, bu kokuyu uzun uzun hissetmeye çalışırım. Çünkü bu koku hayat alametidir; mis gibi yarma çorbalarının sac ekmeklerinin, yufkalarının, bazlamaların, türlü Anadolu lezzetlerinin habercisidir. Sonuçta bu yüzden de tezek kültürünü kolay kolay söküp atmak mümkün olamamıştır. İşte bütün bu hayat mücadelesini sürdürmenin ve bu nefis nostaljiyi yaşamanın bedeli yılda üç milyar dolarlık bir tabii gübrenin yakılması ve havaya savrulup gitmesiyle mümkün olmaktadır. Ama şimdi sıkı durun! Bu tezeğin yarısından elde edilecek "biyogaz" ile bütün bu işleri (kokusu ve nostaljisi hariç) hem de en iyi şekilde yapmak mümkün. Ve de her eve kurulacak biyogaz tesisi de atla deve değil, yaklaşık bir buçuk-iki milyara; hadi evin ısıtma sistemi filan iki-üç milyara malolmakta. Ayrıca biyogazı alınan tabii gübrenin son zamanların gözde konusu "biyolojik tarım"a sağlayacağı destek inanılmaz boyutlarda. Ne dualar alırım!.. Ben Başbakan olsam bu hesabı duyduğumda hemen harekete geçer, isteyen her "tezek yakan" eve bir biyogaz tesisini beş sene vadeli kredi ile kurarım. Sonra da tarım ve hayvancılığın on onbeş yılda nerelere varacağının hayalini kurarım. Bu arada da Anadolu'da tezeği hazırlayan nice ninelerden, bacılardan; hele hele elleri kınalı nazlı gelinlerden ne dualar alırım!.. Görüyorsunuz değil mi bir tek kalem işe köklü çözüm getirerek nelere kavuşulabilir, ancak köklü çözüm "yürek" ister, insanların yüreklerine hitap edecek "yürekler" ister. Nuri Vatan Bey'e teşekkürler, konuyu heyecanla bu köşeye taşıdığı için.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.