TÜBİTAK'ta yeni dönem

A -
A +

"O"nu ilk defa TGRT'de İş Dünyamız programına konuk ettiğimde tanıdım. İlk intibam Batı kültürü ile Anadolu kültürünü çok özenli ve bilimsel olarak bütünleştirdiği şeklinde olmuştu. "Lider, takımının yolunu açandır. Onlara yol gösteren, onları büyük bir maharet ve şefkatle yetiştirip, yetkilerini devrettikten sonra onların önünden çekilebilendir. Yönetimde "ben"den "bize" geçmedikçe başarı hayaldir. Toplam kalitenin temellerinden biri olan Japonların "Kaizen" anlayışı olarak takdim ettikleri, her gün ufak ufak iyileştirmelerle istikrarlı bir gelişme sürecinin temeli, bizim "bugünün dünden iyi ve ilerde değilse ziyandasın" anlayışımızın aynısıdır. İnsanlara değer veren şirketler, örgütler başarılı olurlar. Başarının temellerinden biri de danışmaktır." Bu cümleler "O"nun o programda ortaya koyduğu görüşlerinin aklımda kalanları. Sonra "O"nu Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanıyken, Fakülte yönetiminde "Toplam Kalite" anlayışını yerleştirmeye çalışırken daha yakından tanıdım. Muhteşem bir atılımla fakültesini Avrupa Toplam Kalite Vakfı kriterlerine göre finale kadar taşıma başarısına imza attı takımıyla beraber. "O" vizyonsuz duramaz!.. O çalışmalar esnasında düzenlenen "İyileştirme Takımları Örnek Sunuşları" programı çerçevesinde fakültesinin öğrencileri, öğretim üyeleri ve fakülte idari personeli ve diğer muhataplarıyla nasıl bütünleştiklerini yaşayarak gördüm. Ayrıca yönetimle ilgili birçok zirve ve sempozyumda tebliğ sunucusu ve panelist olarak dinledim. Fakültesinden ne sebeple ayrıldığını tam bilemiyorum. Ancak bu tip insanlar vizyonsuz duramazlar. Tahmin ediyorum, Fakültesindeki vizyonunu gerçekleştirmiş olması kendine sıkıntı vermiştir. Sonra yeni bir vizyon ve heyecanla iş dünyamızın en büyük eksiği olduğuna inandığım yönetim becerisi ihtiyacını gidermek için kurulmuş olan TÜSSİDE (Türk Sanayii Sevk ve İdare Enstitüsü)'nin başına getirildiğini duydum. Orada da büyük bir heyecanla işe sarıldığını biliyorum. Bazı insanlar parayla, bazıları ise topluma hizmet etme zevkiyle tatmin olurlar. Tadan bilir, yıllar sonra bir öğrenciniz bir göreve gelmiş ve orada büyük bir başarıya imza atmıştır. Duyduğunuz zaman bu çorbada sizin de tuzunuz olduğunu bilmeniz tarifsiz bir mutluluktur. Onun için böylesi manevi tatminlerle doymayanlar bilim adamı olamazlar. Bu apayrı bir dünyadır. Bu dünyada "para" misyon ve vizyonunuzu gerçekleştirmek için bir araçtır. Parayı amaç edinenlerden bilim adamı çıktığı görülmemiştir. Müstesna bir insan... Kendisine yapılan teklifleri kabul etseydi milletvekilli, bakan ya da büyük şirketlerin yöneticisi olma imkânı sonuna kadar açık olan "O"nu şimdi adam kadri bilen birileri ömrünü tükettiği bilim dünyasının Türkiye'deki zirvesi sayılan TÜBİTAK'ın başına getirmişler. Tahmin ederim bu milli bilim yuvamızı daha da ileriye taşıyacaktır. Çünkü ne çetin ceviz olduğu zamanla anlaşılır. Türkiye'nin yetiştirdiği müstesna bilim kadınlarından biri olan Prof. Dr. Nükhet Yetiş'e bilim hayatımızın ilk "Nobel Adayı"nı yetiştirecek bir temel atarak TÜBİTAK'ı çağa ayak uyduran bir "bilim yuvası" haline getirmesi için başarılar diliyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.