1969-70 yıllarında Patnos'ta -son 24 aylık yedek subaylardan olarak- askerlik görevimi tamamladıktan sonra orduyla pek fazla temasım olmadı. Eh, otuz yıl geride bırakmışız... Geçtiğimiz iki günde yeniden kışla havasını teneffüs ettim. Harp Akademileri Komutanı Orgeneral H. İbrahim Fırtına'nın ev sahipliğini başarıyla yürüttüğü toplantıyla ilgili olarak çok şeyler yazılır, söylenir... Zira Türkiye için gerçekten önemli bir dönüm noktası olmaya namzet bir sempozyum oldu. Bendeniz toplantının havasını analiz etmeye çalışmak istiyorum. "Ne de olsa kışladır. Ne kadar sivil kesimden kimseleri toplasalar da, serbest bir tartışma ortamı beklenemez. Belli bir hedef vardır. Bu hedefin gerçekleşmesi için önceden hazırlanmış bir senaryo tatbik edilir. Kurmayların en kuvvetli oldukları konulardan biri de senaryolarla çözüme ulaşmaktır..." cinsinden önyargılarla gittim toplantıya. Yanıldığımı ilk günün oturumları başlayınca anladım. Konuşmacılar oldukça rahattılar. Hatta bazı komutanlar kişisel görüşlerini açıklamakta beis görmediler. Toplantının ümit veren diğer bir özelliği ne olursa olsun askeri bir darbe ile halef selef olmuş iki cumhurbaşkanının, Sn. Evren ve Sn. Demirel'in toplantıyı sonuna kadar izlemeleri ve toplantının sonunda yaşadıkları olaylardan edindikleri tecrübeleri katılanlarla paylaşmaları olmuştur. Hatta Evren Paşa tevazu gösterip Sn. Demirel'den sonra konuşmanın zorluğunu ifade ederek, gerçekten ülkede de muhtaç olduğumuz uzlaşma ortamının oluşmasına büyük katkıda bulundu. Peki diyeceksiniz, maçı anlattın da netice ne oldu? Netice çıkarmak zor belki ama, hadi deneyeyim. Türkiye belki de tarihinde ilk defa bütün komşularıyla Helsinki Anlaşmasının "co-existence", "beraber yaşamak" kavramına uygun tarzda dostluk elini uzatıyor. Türkiye belli ölçülerde kendi tarihi ve değerleriyle barışmayı arzuluyor. Türkiye, bütün ağır yaptırımlara rağmen eskiye nazaran daha dik durmaya, çeşitli uluslararası güç odakları arasında, alternatifler oluşturma ve tercihler yapmayı dillendiriyor. Yeni eksenler etrafında buluşma planları yapıyor. Türkiye 11 Eylül sonrasında meydana gelen havayı iyi koklamaya ve yanlış adımlar atmamaya dikkat ediyor. Ancak böylesine önemli bir gündemin ele alındığı toplantıda şu anda görevde olan bürokratları da görmek isterdim şahsen. Bu da iki güzel günün nazarlığı olsun. Hani Anadolu hanımları bir halı dokurlar da bir köşesine yanlış bir motif koyarlar ya...