Bundan önceki yazılarımdan birinde, tansiyonu düşürülemiyen hastaya ameliyat yapılamaz demiştim. Seçimlerden önce ülkenin tansiyonu gerçekten çok yüksekti. Seçim sonuçları içte ve dışta büyük çapta olumlu karşılandığı için tansiyonumuz düşme eğilimine girdi. Bu da ağır ekonomik krizlerden bunalan bünyemizi sağlığa kavuşturacak operasyonlara giderek daha hazır olacağımızı gösteriyor. Şimdi sükunetle bir değerlendirme yapalım. Son yıllarda yaşadıklarımızı kısaca bir analiz edelim. Türkiye, uzun yıllar boyunca azgelişmiş bir ülke konumunda, dış dünyaya kapalı yaşadı. Bu çerçevede siyasî hayat daha çok popülist politikalarla yönlendirildi. Bu anlayış ülkenin adeta bir gerçeği gibi kabul görmekteydi. Seçimlerde "onun verdiğinin iki mislini ben veriyorum" motifi hep prim yaptı. Bu anlayış ve bunun uygulamaya yansımaları ülke ekonomisinde ağır, yoğun ve de afedersiniz biraz kötü kokan bir tortu bıraktı. İşte son 3.5 yıldır iktidarı paylaşan partiler başka hatalar da yaptılar, ama bu tortuyu ortadan kaldırmaya, geleneksel popülist politikalara karşı çıkmaya çalıştıkları için de oy kaybettiler. Bu bakımdan Sayın Bülent Ecevit ve koalisyon ortaklarının durumunu bu yönüyle de değerlendirmek gerekir. Malum iktidar olmak partileri yıpratır denir, ama bu tür sıkı mâli politikaları uygulama kararlılığı gösterilmesi partileri daha da fazla yıpratır. O yüzden Sayın Ecevit "Bir-birbuçuk yıl daha dayanabilseydik uyguladığımız acı reçetenin sonuçlarını alır, belki de bu derecede kötü sonuçlara maruz kalmazdık" demekle bir bakıma haklıdır. AK Parti'nin bir şansı da bu sıkı ve popülist olmayan bir politika trendiyle işe başlaması olabilir. Bu trend yanında, içte -dışta iş ve siyaset dünyasında aldığı olumlu sinyalleri iyi değerlendirebilirlerse bu dönemin sonunda ülkeye olduğu kadar, partilerine de olumlu yansıyacak sonuçlar elde edebileceklerdir. Halkımız kendisine iyi anlatıldığı ve uygulamalar şeffaf olduğu nispette alınacak tedbirler ve uygulanacak programlara seve seve katkıda bulunur. Bunun en güzel örneği Kurtuluş Savaşıdır. Kurtuluş Savaşı sadece hamasi nutuklarla değil, Atatürk ve arkadaşlarının o günlerde uyguladıkları şeffaf ve akılcı politikalarla başarılmıştır. Bugünleri de milletçe ekonomik bir kurtuluş savaşı olarak algılayıp, iktidarı ve muhalefetiyle ana konularda anlaşarak başarıyla atlatabiliriz. Sayın Erdoğan ve Baykal'ın Avrupa Birliği için Avrupa'da elele çalışma kararı almalarının bunun ilk adımı olmasını temenni ediyorum.