Ömrümün son yirmi üç yılı yönetimin içinde, yanında, geçti. Özellikle son on iki yılında ise hem yönetimde hem de yönetimin konuşulduğu ortamlarda bulundum. Bu köşeyle aynı adı taşıyan bir televizyon programında yıllardır binlerce iş adamı ve yönetici ile yüzyüze görüşme imkânı buldum. Yaptığımız programda da bu köşede olduğu gibi "ülkemizin yönetim kalitesini artırma" konusunda karınca kararınca katkıda bulunmaya gayret etmekteyiz. Programın bu gayeye hizmet etme çabasında olması reyting getirmiyor ama az da olsa takdir görüyoruz. Ayrıca son bir yıldır programı "prime-time"da yayınlaması dolayısıyla TGRT-Haber Televizyonu yöneticilerine ve yıllardır kahrımızı çeken bütün "TGRT Haber" personeline bizim "takım" adına yürekten teşekkür ediyoruz. Bu program başından beri konuyla ilgilenen herkesin ilgisini çekmeyi başarmıştır. Bu arada bizim takıma ve bendenize programın en büyük katkılarından birini anlatıp esas konuya gelmeye çalışayım. "İş Dünyamız" programı ülkemizde yönetim konusunda düzenlenen birçok faaliyetin duyurulmasına da çalışmaktadır. İşte bu faaliyetleri düzenleyenler bizleri de davet etmektedirler. Bu vesileyle son on yıldır beşyüzlerce '(binlerce desem abartılı olurdu) yerli ve yabancı konuşmacıyı dinleme imkânı bulduk. Yönetim konusunun bir dalında uzmanlaşan ve bazıları dünya çapında üne sahip bu insanları dinlemek herkesin olduğu gibi bizim de ufkumuzu açmaktadır. Şimdi yine ömrümün son kırküç yılında bazan uzak, bazan yakın ama sevgi bağını hiç koparmadan dostluğumuzu sürdürdüğümüz Muhsin Abay kardeşimin geçen günlerde temas ettiği bir husus bu yazının ana konusudur. Muhsin Bey özetle bu tür seminer ve konferansların "patron ya da baba parasıyla gidilen, konuşmacıların da cakalı ve havalı kimseler olduğundan, buralarda paylaşılan bilgilerin pratikte pek faydası olamıyacağından" bahsediyor. Doğrudur, ancak bir de madalyonun öbür yüzü var, bu insanlar medeniyetin değil belki ama tekniğin ve üretimin daha iyi olduğu, bugünün ölçülerine göre bizden daha iyi şartlara sahip ülkelerin insanları. Bu bakımdan bazan "bir çuval keçiboynuzu bir gram bal" hesabına da gelse bu tür konuşmacılardan faydalanıyoruz. Bu tür faaliyetlerin esas faydası ise bu insanları etkili bir şekilde dinleyip, bütün dinlediklerinizi, sabırla yoğurup biraraya getirdiğiniz zaman, kendi değerlerinizin, bir zamanlar uyguladığınız yönetim tarzlarının, insan ilişkilerinizin pırıltılarını görüyorsunuz bu konuşmalarda. İşte esas bu insana cesaret ve gayret veriyor, ufkunuzun genişlediğini, öz kültürünüze güveninizin arttığını görüyorsunuz. Ama Muhsin kardeşime tekrar katılarak bitireyim, bu insanları yasak savma kabilinden değil, objektif ve aktif bir şekilde dinleyebildiğiniz zaman onlardan faydalanıyor ve sonrasında siz de çevrenize faydalı olabiliyorsunuz. Hasıl-ı kelam bu "Uzun ince bir yoldur."