1970'li yıllarda üniversitede asistan iken, kendisini tanımadığımız bir işadamı üniversitelerdeki ve belki başka yerlerdeki kişilere devamlı mektuplar gönderirdi. Sonradan vefat ettiğini duyduğum işadamı Mehmet Ata Mermerci idi. Bu mektuplarda "Türkiye'nin dış dünyaya açılması gerektiği, korumacı zihniyetle, Türk Parasını Koruma Kanunu gibi mevzuatla, sanayi ve tarımı kalın gümrük duvarlarının arkasına saklayarak Türkiye'nin bir yere varamayacağı, dünyanın hızla değiştiği, bizim de paradigmalarımızı, ön yargılarımızı değiştirmemiz gerektiği" anlatılıyor, hatta haykırılıyordu. O zamanlar tüm ihracatımız yaklaşık 3 milyar dolardı, ithalat da bir o kadar azdı. Ülke hızla bir kargaşaya doğru yol alıyordu. O şartlarda Mehmet Ata Mermerci'nin mektuplarını okurken ne yalan söyleyeyim "Bu adam da nerden çıktı, söyledikleri bizim için vizyon değil hayal; hatta masal bile olamaz" derdim. Ülke o kadar karamsar bir havaya sahipti. Ama sonra çok daha kötü günler geldi çattı. İnsanlar ekonomik sıkıntılarını akıllara getiremiyecek şekilde can derdine düştüler. Ülke gerçek anlamda bir iç savaşın eşiğine geldi. Sebep olanlarla ilgili değilim ama gerçek bu idi. Sonra hatasıyla sevabıyla bir askerî dönem daha yaşadık. Ama o sıkıntılı günlerden sonra ülke insanı Mehmet Ata Mermerci'nin mektuplarında söylediklerini gerçekleştireceğine söz veren bir lideri buldu çıkardı ve Türkiye muhteşem bir performansla ekonomik bir sıçrama gerçekleştirdi. Bu başarıda -asker sivil- payı olanlara müteşekkir olmalıyız. Şimdi ülkemiz yine 70'li yılların öncesine benzer bunalımlı bir dönemden geçiyor. Allah'a şükür kardeş kavgası tehlikesini atlattık gibi. Ama bu defa ekonomik sıkıntılar toplumu canından bezdiriyor. Bu karanlık günlerde Mehmet Ata Mermerci sağ olsaydı mektuplarında "Aman millet uyanık olun, Avrupa Birliği trenini kaçırmayın. Bu fırsatı kaçırırsanız, artık belinizi doğrultamazsınız, önünüzdeki yıllarda gerçek anlamda üçüncü lig ülkesi olursunuz, gelin Avrupa Birliği'nin bütün ortaklarının kabul ettiği kriterleri bir an önce hayata geçirin. Gerçekçi olun. Bilgi çağının, -isteseniz de istemezseniz de- yıkacağı duvarları, siz şimdiden yıkın. Aklınızı kullanın!" deseydi. "Bu adam yine masal anlatıyor" mu derdim? Ama hayır global dünyanın bir parçası olduğumun farkına vararak. "Bu vizyon kaçmaz" demeyi seçtim. Vizyon tamam ancak Türkiye bu vizyonu gerçekleştirme yolundaki liderini arıyor. Bu lideri bulmanın yolu da malum. Türkiye şimdi gün sayıyor. Bu arada, Avrupa Birliği'ne öz benliğimizden taviz vermeden girebileceğimizi muhteşem bir kültür şöleniyle gözlere ve gönüllere sunan 1. Ordu Komutanı Sayın Org. Çetin DOĞAN'a teşekkür ediyorum. Avusturya'nın ve Türkiye'nin tarihi ve çağdaş müzik kültürünü zevkle izledik.