İş hayatına babamım dükkânındaki maceralarımı ve askerlikteki iki yılımı saymazsak 1971'de Üniversite'de başladığım söylenebilir. O günlerden beri başarılı olduğum ve olamadığım dönemleri 'şööyyyle' arkama yaslanıp gözden geçirdiğimde en önemli tespitim şudur: 'Ne kadar kendimi geri plana alabildiysem ve beraber olduğum arkadaşlarıma ne kadar çok güvenebildi isem, onlara ne kadar çok yetki verebildi isem, ne kadar az tenkit yapıp ne kadar çok takdir edebildi isem o kadar çok başarılı olmuşum'. Bu davranış tarzı o günlerde tenkide uğramıştı. Yadırganmıştı. Bir örnek; İzmir Fuar Müdürü iken, Fuar Müdürlerinin en önemli ve havalı yetkisi olan 'Firmalara yer tahsisi' işini başında müdür yardımcısının bulunduğu minik bir komisyona devretmiştim. Eskinin alışılmış ilişkilerini altüst eden bu uygulamaya insanların alışmaları bayağı zaman almıştı. Hatta 'Bu Fuarı Müdür mü yardımcısı mı yönetiyor?' denildiğini duyunca rahatlamıştım. Çünkü biz de 'yetki devri' denilen iş çoğu kere göstermelik olarak yapılır. O günlerde kendisine yer tahsisi yetkisini verdiğim yardımcım 'Siz beni arenadaki aslanların önüne atıyorsunuz, bu yetki benim sonum olur, ne olur yapmayın' demişti. Ben de o'na "Bu sistemi fuar idaresinin her yerinde gerçekleştiremezsek ilk günlerde oturup beraberce belirlediğimiz 'Her yıl on ihtisas fuarı' vizyonunu gerçekleştirmemizin mümkün olamayacağını, bu yetkiyi kullanma sırasında o'na gelebilecek her türlü baskıyı göğüsleyeceğimi" söylemiştim. Gerçekten siyasetin fazlaca etkili olduğu bu görevi Sayın Dr. Burhan Özfatura'nın da samimi desteğiyle sürdürmüş ve de kendi koyduğumuz performans hedeflerini ve 'Beş Yıllık Vizyonu' gerçekleştirip görevi bizden sonra gelen arkadaşlara 'adam gibi' devretmiştik. O günlerde 'O vizyoner Takımda' beraber olduğumuz herkese selam ve sevgiler....