Vizyonun var mı vizyonun?..

A -
A +

"Avrupalı" ile "Avrupalı siyasetçi"yi birbirinden ayırmalıyız. Yıllar boyu birçok Avrupalı ile üç yılı bilfiil Avrupa'da olmak üzere beraber olmuş biri olarak bunu söylüyorum. Yunan halkının bile Türk halkıyla problemi öyle zannedildiği kadar büyük değildir. Çünkü onlar da bilirler 1915'lerde kimin Yunanistan'ı Türkiye'ye ne gayeyle yolladığını. Tamam milletlerarası siyaset vardır hatta milletlerarası "reel politik" de vardır. Ama ülke insanlarını baş başa bırakırsanız problemlerin asgariye indiğini görürsünüz. Bakın işte Doğu-Batı Almanya'ya. Siyasi baskı kalkınca mesele kendiliğinden halloldu. Her iki savaşta da birbirinin can düşmanı olan Almanya ile Fransa gerçek anlamda tek devlet oldular. Tamam ülkeler arası rekabet, menfaat çatışmaları sürer gider. Ama bu böyledir diye çöküp oturmak gerekmez. Çünkü "İnsanlık ailesiyle ne kadar bütünleşirseniz, o kadar maddî hatta daha da çok mânevi huzura kavuşursunuz." Çünkü sonuç itibariyle muhatabınız "insan"dır. O da sizin "cinsinizdir." Onunla becerip konuşabilirseniz ona faydalı olabilirsiniz. İnsanca yaşar öyle de göçer gidersiniz. Şimdi Fransa'da olan bitene fazla kafa yormayalım. -Hadi içimde kalmasın- malum, Fransızlar biraz hafifmeşrep olurlar. Siyasi tandansları düzelir politikaları değişir. Zaten öyledir böyledir ama Avrupa Birliği'nde "parayı veren ve düdüğü çalan Almanya'dır" büyük ölçüde. Şimdi ne yapmalıyız? Avrupa Birliği'nin ortaya koyduğu siyasi ve ekonomik kriterleri bir "dayatmalar manzumesi" değil "iyileştirme öneriler!" olarak kabul etmeli, önümüzdeki 5-6 yıl içinde bu kriterler konusunda kimsenin "gık" diyemeyeceği bir seviyeyi tutturmalıyız. Bunu becerdiğimiz takdirde, zaten Avrupalılar bizi üye kabul etmemek lüksüne sahip olamazlar. Seksen milyon nüfuslu, on-on beşbin dolar fert başına gelirli, modern tarım teknolojilerini uygulayan sanayisi gelişmiş turizmi gerçek anlamda patlamış Avrupa'nın en güçlü ve modern ve de "cesur" ordusuna sahip bir Türkiye ile ortak olmak isteyen çok birlikler çıkar o zaman. Şimdi fert olarak millet olarak, şirketler olarak ve de devlet mekanizması olarak Avrupa'nın koyduğu kriterleri aşan bir "vizyon"u ortaya koyup, hep birlikte yüklenmeliyiz. Bu vizyonu inandırıcı bir şekilde ortaya koyan ve milletiyle samimiyetle paylaşan Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarına destek olmalıyız. İktidarları değiştirmekte ölçümüz, popülist politikalar değil işte bu "vizyon" olmalı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.