Geçen çarşamba Bayezid'in hikâyesini anlattığım yazı, belki de bugüne kadarki en çok ilgi gören yazı oldu. Hani "bam teli"ne dokunmak derler ya. Toplumumuzun en önemli yarası belki de, "işsizlik". Çünkü Allah kimseyi işsiz bırakmasın. Maddî ve manevi çok yara açıyor toplumda ve kişilerde. Hükümetlerin de en çok kafa yordukları, çözmede en çok zorlandıkları bir konu bu. Çözümü birçok alanı etkileyen ve birçok alandan etkilenen bu çetrefil konu çözülemediğinde, toplumda çözülmeler başlıyor. Toplumumuz daha bir şehirli, üretim yapımız daha bir sanayiye dönük oldukça bu işsizlik daha göze batar ve daha can yakıcı hale geliyor. Zira tarım toplumu olmak her ne kadar bugünün ölçülerine göre geri kalmışlığı ifade ediyor ama, insan ilişkilerinin daha "insani" olduğu tarım toplumlarında işsizlik daha kolay kompanse edilebiliyor, daha az şiddetli etkiler yapıyor. Çünkü yardımlaşma, paylaşma duyguları daha yüksek oluyor. Şimdi tarım toplumu olarak kalalım diye düşünme lüksümüz yok ve hızla sanayileşmek hatta daha da ötesi "bilgi toplumu" haline gelmek zorundayız. O zaman "Bayezid"lerin problemerini nasıl çözeceğiz? O yazının sonunu bu çözümü becerebilecek olan liderlere ve partilere yönelmeyi tavsiye ederek bağlamıştık. Şimdi hangi partilerin bunu becerebileceğini kestirebilmek için yazımın başlığında kullandığımız, klasik formülü açmak istiyorum, aklımın erdiği, dilimin döndüğü kadar. Formüldeki harfler İngilizce kelimelerin baş harfleridir. Türkçeleştirir ve yazıya dönüştürürsek: Milli gelir (y)=Tüketim (c)+Yatırım (ı)+Kamu harcamaları (g)+ihracat (x)-ithalat (m) şeklinde ifade edilebilir. Burada 'Bayezid'leri ilgilendiren en önemi harf (ı) yani yatırımların artmasıdır. Kamu harcamaları da (g) işsizliğin önlenmesi açısından önemlidir ama, daha ziyade özel sektör ağırlıklı yatırımlar daha verimli, daha uzun vadeli ve devamlılık arz eden özellikte olmaktadır. Özel sektör yatırımlarını artırabildiğimiz kadar ihracatı desteklemiş, ithalatı azaltmış olabilirsiniz. Bu arada siyasî ve ekonomik istikrarı sağlayabilirseniz tüketimi artırabilir, piyasaları hareketlendirir, dolayısıyla yatırımları tabii bir şekilde teşvik edersiniz. Birçok ekonomi uzmanı benim bu yorumumda birçok hatalar bulabilirler. Ama ben bu formülden hareketle şöyle bir kriter yakalayabiliyorum. Ben bu seçimlerde: "Liberal ekonomi politikaları uygulayarak özel sektörün önünü açan, böylece yerli ve yabancı yatırımcıya siyasi ve ekonomik istikrar ortamı içinde yatırımlarını genişletme imkânı sunan, böylece işsizlik problemini zaman içinde çözümlemeyi hedefleyen uzun vadeli politikaları benimseyen, insanlarını her mal ve hizmetin en iyisine layık gören, yokluğu ve yoksulluğu değil, varlığı ve zenginliği paylaşmayı vaat eden, popülist ekonomi politikalarından kaçınarak, verimsiz kamu harcamaları yapmayan, böylece ülkeyi Avrupa Birliği projesine adım adım yaklaştırarak, dünya ile entegre etmeye gayret eden..." Anladınız siz onu! Ben rahmetli Turgut Özal'ı ve politikalarını ve onun güler yüzlü ve samimi politik misyonunu benimseyen bir partiyi seçmek istiyorum. Ve Bayezid'lerin problemlerinin ancak bu yolla çözüleceğine inanıyorum...