Haberleşme konusundaki rakamlar gerçekten dehşet verici boyutlara ulaştı. "Üç buçuk milyar adet cep telefonundan" bahsediliyor dünyada. Yani üç buçuk milyar insana teorik olarak anında ulaşmak mümkün. On beş yıldır sağda solda konuşurum. Hatırlıyorum on yıl öncesinde değişimin boyutlarını anlatabilmek için on yıl içinde 2.5 milyar cep telefonu devreye girecek dediğimde dinleyicilerimin çoğunun yüzünde "yine atmaya başladı" ifadesi belirirdi. Bunu söyledikten sonra "Telefonla ulaşabildiğimiz herkes ya müşteriniz ya da rakibinizdir" derdim. Ben de bunu bir Amerikalı "yönetim gurusu"ndan duyduğumda "yine abartmaya başladılar" demiştim. Şimdi "Elimizde müşterimize değer katan bir mal ve hizmetimiz varsa onu birkaç saatte duyurup, bir günde teslim etme imkânınız var." Bu cümle de bana ait. Yanisi küreselleşme dalgası dünyanın her tarafını kapladı. Artık sınırların, gümrük duvarlarının gittikçe eridiğini gözlerimizle görüyoruz. Dünya tek bir pazar olmaya doğru hızla ilerliyor. İşte burada birçok problem ortaya çıkıyor, çıkacak. Ama bunlardan biri var ki o problem bence hepsinden daha fazla önem arz ediyor. "İnsanlar arasındaki kültürel farkları algılamak, anlamak, kabul etmek, saygıyla karşılamak ve onlara kültürlerine ters düşmeyecek mal ve hizmetleri sunmak için kafa yormak." Neredeyse bir asırdır bırakın dışarıdaki insanları, kendi sınırlarımız içindeki kültürel farklılıkları hem de haşince yok etmeye çalışmış bir ülke için bu söylediğimiz anlayışı benimsemek ve uygulamak belki de daha kolay olabilir. Çünkü kültür farklarına sırt çevirmenin nelere mal olduğunu yaşayarak öğrendik. Yeni yılınız ve "Kanal Şeş"iniz kutlu olsun...