İzmir Enternasyonal Fuar Müdürü olarak tayin edildiğim 1984 yılında 38 yaşında, gerçekten tecrübesiz bir bürokrattım. Bu görev için uygun düşen özelliklerim fazla değildi. Mesela İngilizce ve Almanca'yı tercümansız anlama imkanım vardı. Diploma tezim İzmir Kültür Parkı ile ilgiliydi tamam da; benim o görevde rahat etmemin en önemli sebepleri ne gördüğümün farkında olarak en az otuz yıl aralıksız bu sergiyi ziyaret etmem ve de esnaf kültüründen geliyor olmamdı denilebilir. Ancak bütün bunlardan daha önemlisi beni bu göreve çağıran Dr. Burhan Özfatura Bey'le yaptığımız ilk görüşmedir diyebilirim. Şöyle dediğimi hatırlıyorum: "Sayın Başkan, bu fuara bir köy bakkalını müdür tayin etseniz eskisinden daha iyi olur. Çünkü bakkal, dükkan kültürü ile konuyu ele alır, gıdaları bir yana, temizlik maddelerini biraz uzağa meyveleri bir tarafa sebzeleri öbür tarafa, sigara ve kibriti el mesafesine, en az satılanı da en uzağa yerleştirir. Bugüne kadar İzmir Fuarı düzenlenirken bunlar hiç düşünülmemiş, zaman içinde bütün sektörler hiçbir prensibe dayanmadan rastgele ve de diğer gazino, büfe, lunapark vs. ile de iç içe serpiştirilmiş. Daha büyük değişiklikler zaman içinde gündeme gelecektir ama ilk yıl bu konuyu çözmeliyiz aynı konuda çalışan firmaları gerek kapalı gerek açık alanlarda mümkün olduğu kadar bir araya getirmeliyiz. Ancak bu konuyu gündeme getirdiğimiz andan itibaren ortalık karışır, eğer bu yetkiyi tam olarak bana verir ve siyasi güç olarak arkamda durursanız bu fuarı zaman içinde adam ederiz. Yok 'Resul'cuğum, böyle radikal gövde gösterilerine gerek yok, sen çok canını da sıkma, büyük şirketler ve devlet katılımcıları ile başımızı derde sokmaya gerek yok, mevcut durumu en iyi şekilde sürdürelim' diyorsanız, ben sizin memurunuzum, emrinizi yapar, fuarın daha çok popüler olan gazinoları, çiçek bahçeleri, hayvanat bahçeleriyle ilgilenir, ne sizi üzerim ne de kendimi yıpratırım, karar sizin..." Burhan Bey "Tam yetkilisin ve bütün gücümle arkandayım, bizim görevimiz eyyamcılık değil, Turgut Ağabey'in misyonuna katkıda bulunacak en güzel hizmetleri halkımıza sunmaktır. Hadi göreyim seni, Allah kolaylık versin" demişti. İşte bu görüşme fuar müdürü olarak görev yaptığım beş yılın temeline konulan en önemli taş olmuştur. Bugün meyvelerini veriyor Neleri mi becerdik?.. Sayın İhsan Alyanak döneminden devraldığımız personeli, çok ağzı bozuk bir şef ve bir yıl hiçbir fikir beyan etmeden evrak paraflayan müdür yardımcısı haricinde aynen muhafaza ederek beş heyecanlı ve zevkli yıl yaşadım. O günkü çalışma arkadaşlarımızla oluşturduğumuz "yetkilendirilmiş çalışanlar kültürü" bugün meyvelerini veriyor, o günün şeflerinden biri şu anda hukuki altyapısını o zamanlar hazırladığımız İZFAŞ'ın Genel Müdürü, sekreter arkadaşımız şu anda bir özel fuarcılık şirketiyle hizmet veriyor. Daha somut şeyler mi duymak istiyorsunuz? İlk gün verilen yetki ve güçlü destek sayesinde 'Kültür Park'ın yüz karası olan bütün tuvaletleri -hukuk savaşlarına başvurmadan- esnaf kültürünü kullanarak ve müşterilere "delikanlı sözü" vererek üç ayda yeniledik. Sonra gaz tenekeleri içine doldurulan sularla daldırıp çıkarılarak 'temizlendi' kabul edilen bardaklarla çay servisi yapan büfelerin de hepsini -masraflarını müşterilere ödeterek- yeniledik. Eskiden fuar sergi salonlarını, kelleyi koltuğa alarak "Meclis kararı sonradan alınır, yeter ki biz ülkeye ve fuarımıza faydalı şeyler yapalım" prensibiyle yıkıp üç ay içinde bitirmek üzere yeniledik. Üç yılda bu şekilde yirmi bin metre kare kapalı sergi salonu kazandık; hepsini ilgili şirketlere ödeterek... Ve de şimdi Basmahane Kapısı'nın girişinin sağ tarafında yer alan kapalı alanları da kibar olduğu kadar cesur ve bilgili bir teknik adam olan değerli arkadaşım Doğan İşleyen'le hayallemeye başlamıştık. Devrildik!.. Şimdi "O takım"dan birçok arkadaşımız başta Genel Müdür Doğan İşleyen kardeşim olmak üzere İzmir Fuarı'nı daha ilerilere götürme telaşı ve heyecanıyla koşturuyorlar. Hepsini gönülden kucaklıyor, yeni sezonda başarılar diliyorum. Yetkileri bol, hayalleri güçlü olsun...