Yola devam

Kırk yıldır arabayla İzmir-İstanbul seferi yaparım. Memleketin gerek ekonomik gerek kültürel kalkınmışlık seviyesini ölçmede yolculuklar esnasında yaptığım gözlemleri kıstas alırım. Bu gözlemlerde en önemli kriter tabiî olarak yolların kalitesidir. Bu konuda son on yıldır muazzam bir ilerleme görülüyor. Balıkesir-Akhisar arasındaki hızla devam eden çalışmalar tamamlanınca yolculuk çok daha zevkli hale gelecek. Bütün bu yolların inşaatında çalışanların hepsine teşekkür ediyor, gayret kuvvet diliyorum. Diğer bir kriterim konaklama yerleridir. Bu konuda da son yıllarda dünya standartlarını aşan tesisler hizmete sunulmuş durumda. Her yolculukta birini ziyaret ederiz hanımla. Bu defa Susurluk'ta Yörsan tesislerinde konakladık. Tertip, düzen, temizlik, yemek kalitesi konusunda hiçbir kusur bulamadık. Hanım sen yine de bir şeyler bulursun diye tahrik edince dayanamadım ve dünyanın en lüks oteller zinciri olan Ritz Karlton'ın hizmet standardından biriyle sınadım tesisin hizmet kalitesini. 'Self servis' sistemiyle yemeklerimizi ısmarladık. Yemekler masaya geldi. Yemek sonunda garsonlardan birini çağırdım 'Abisi, yorgun ve saçlarının renginden oldukça yaşlı olduğunu anlamış olduğun bu amcana bir iyilik yap şu parayı al ve de bize iki çay getiriver mümkünse' dedim. Çocukcağız beden dilinin bütün samimiyetiyle üzüldüğünü belli ederek özür diledi ve 'Kusura bakmayınız bunu yapamam, buna yetkili değiliz' dedi. Halbuki benim gibi bir talepte bulunacak müşteri günde bir defa bile çıkmaz. Hatta o garson 'Tamam efendim ben size çayı ikram edeyim, müessesimizin ikramı olsun' diyebilmeli idi. Ritz Karltonda sıradan 'Bell-boy'ların böyle durumlarda bin dolara yakın yetkileri vardır. Çayı kaça satıyorlar bilmiyorum ama, herhalde bir lira civarında bir yetki devri ile o güzelim tesiste Ritz Karlton standardını yakalamak mümkündü. Yetki devri bu demek işte. Şimdi sıra bu tesislerde yönetimin kalitesini sorgulamaya gelmiş bulunuyor. Bunu da insanımızın en iyi şekilde halledeceğine inanıyorum. Yola devam......