Yönetim kültürümüz oluşuyor!

A -
A +

Kişinin, ailenin, şirketin, milletin ve de azgelişmiş ülkelerde devletin kaynaklarını en verimli tarzda kullanması, ekonomik refah ve sosyal huzur için çok önemlidir. Peki az gelişmiş ülkeleri ayırıp onlardaki "devlet"i niye vurguladık. Az gelişmiş ülkelerde devlet ekonomik kaynakların çoğunu elinde tutar da ondan. Devlet ne kadar kaynağı özel sektöre devretme cesaretini gösterirse, o ülkede ekonomik kalkınma hızlanır. Ama bu öyle kolay bir şey değildir. Devlet kaynaklarına yıllar boyu yön veren ve böylece statikleşen, konfor alanlarını daraltmak istemeyen kesimler, kısaca, "özelleştirme" ya da "liberalleştirme" denilen ve kaynak tahsisinde milleti daha bir söz sahibi yapan bu değişime karşı çıkarlar. Bütün ülkelerde yaşanmıştır, yaşanmaktadır, ileride de yaşanıyor olacaktır. Bu bakımdan devletin ekonomide ağırlığının çok olduğu ülkelerde, devlet mekanizmaları sorgulanır, bürokratlar harcanır, (yani kelle alınır) ancak "kanunlar çerçevesinde" ekonomiye yön verme gayretleri, işleri daha berbat hale getirir. Bıçak iyice kemiğe dayanınca, büyük kargaşalar olur, rejim değişir vs... Türkiye'de de bunlar olagelmiştir. Ancak Türk halkının genlerinde bulunan "devlete saygı" özelliği bu geçişleri daha mutedil hale getirmiştir. Menderes, Demirel, Özal, Erdoğan çizgisinde sabırla sürdürülen liberalleşme çabaları meyve vermeye başlamış son zamanlarda ekonomik ve bürokratik tedbirlerle önü açılan Türk özel sektörü epey mesafe almıştır. Ancak son günlerde Başbakanımız ile özel sektör temsilcilerimiz arasında meydana gelen polemik bendenize ilerisi için büyük ümitler vermiştir. "Haydaa! Bunun neresi ümit verir ki" demeyin lütfen. Bakınız, rahmetli Özal zamanından beri Türk iş dünyasında sessiz ve derinden bir devrim gerçekleşiyor. "İş dünyamız yönetimde daha iyiye yönelme" arayışlarına kafa yoruyor. Bundan yirmi otuz yıl önce yönetimle ilgili üç beş kitap bulamazken şimdi, sadece yönetimle, kaliteyle, insan kaynaklarıyla ilgili abartısız binlerce kitap dergi, basılıyor, yüzlerce seminer, konferans, onlarca zirve düzenleniyor ve kitaplar müşteri buluyor, seminerler devam ediyor. Yılların samimi birikimi Bakınız, Türk iş dünyası, gerek kamu şirketlerinde, gerekse özel şirketlerde olağanüstü bir değişimi gerçekleştiriyor. Bu bakımdan bu güzel ülkenin insanları olarak, yıllardır kanımızı kurutan, beynimizi dumura uğratan lüzumsuz tartışma ve çekişmeleri bir tarafa bırakıp, bu muazzam değişime destek vermeye çalışmalıyız. Çünkü yakın gelecekte özel sektör ekonomide daha büyük rol oynayacak. O günlerde şiddetle ihtiyaç duyacağımız "etkin yönetim kültürü"nü oluşturmak için gayret etmeliyiz. Çünkü "kültür" denilen şey ha deyince oluşmuyor yılların samimi birikimini gerektiriyor. Bu bakımdan iş adamlarımız, Başbakanımızın biraz da ülke kaynaklarının daha verimli kullanılmasını vurgulamak adına söylediği "Daha becerikli olmalıyız" tarzındaki samimi yakınışını, yönetim kültürünü sağlamlaştırma gayretlerimize bir katkı olarak algılamalılar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.