Yönetim Sorgulanıyor

A -
A +

Bizim insanımızın sağduyusu beni her zaman çok etkilemiştir. Bizim insanımızın uzakgörüşlülüğü, basireti, cesareti ve olaylara karşı firaseti daima beni şaşırtmıştır. İşte bir şirket yöneticisi, yönetim danışmanı veya uzmanı olmayan, ama iş dünyasına bir öğretmen olarak müşteri -ki artık patron, söz sahibi o- gözlüğüyle bakan Aydın/ Kuyucak'tan Gülsün Yıldız'ın düşüncelerini sütunlarımızda sizlerle paylaşıyoruz. "Merhabalar Resul Bey, Ben Aydın Kuyucak'tan bir öğretmenim. Yazılarınızı beğenerek okuyor, bir çoğunu da kesip saklıyorum. İnsan yetiştirmenin, insana değer vermenin, işe uygun eleman bulmanın önemini bazı yaşantılarımda gözlemledim. Bu gözlemlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Birinci gözlemim bir fuar ile ilgili. Denizli'de bir fuara gittim. Mefruşat, kumaş bölümünde elbiselik beğendim. Kumaş çift en (1,50 m). Tezgahtar hanım çok şık, özgüveni yerinde. Makası aldı eline, mezura da öbür elinde. 3 metreyi ölçtü, kesecek. Arkadaşını çağırdı. Yardım istedi. Kumaşı öyle bir kestiler ki sormayın. Benim kumaşın bir ucu 2 metre, bir ucu 3 metre. Arada bir metrelik fark. Ben bunu alamayacağımı ifade ettim. Neyse 2 metreden hesapladılar ama arada bir metre ziyan oldu. Her ölçümde böyle 1 metre ziyan olursa, düşünün bunun sonunu. Hesapsız kasap misali. Bu gözlem de gösteriyor ki kalifiye elemanlara ve işi bilen ehil insanlara çok ihtiyacımız var. Ehil insan olmayınca gösterişli binaların, çok güzel kaliteli elemanların kıymeti kalmıyor. İkinci gözlemim de çalışana değer vermek. Halk tabiriyle onları gönüllemek. Bizim buralarda düğünden önce hizmet edecek eş-dost bir gün önceden ağırlanırlar, onlara özel yemekler verilir ki ertesi gün hizmet etsinler. Çok güzel büyük bir tesiste bir büyüğümüzün (vekilimizin) sünnetine gittik. Kalabalık, tesis, havuz, mehter v.s. çok güzel. Devasa bir kalabalık. Hele hele bizim kasabaya göre çok şatafatlı... Derken zaman geçiyor, saatler ilerliyor. Herkes neticeyi yani yemeği bekliyor. Garsonlar şık, kalabalık geziyorlar, dolaşıyorlar. Ama salına salına. O kadar rahatlar ki. Kalabalık, açlık, servis hiç umurlarında değil. Neyse saatler ilerledi, takılar takıldı. Herkes evine gidecek. O vakte kadar gelen bir tabak ekmek, az kızartma. Çıkmadan tuvalete girelim dedik. Derken mutfağa dolaştık. Ki ne görelim!.. onca kalabalık sabırsızca yemek beklerken garsonlar içerde kendi karınlarını doyuruyorlar. Şaka, gırgır ise o biçim. O gece herhalde düğün sahibi çok üzülmüştür. Onların yüzünü o gece garsonlar güldürecekti. Ama işte önce çalışanını gönüllemek olmayınca, yüzüstü bırakıveriyorlar, o önemsemediğiniz insanlar. Kısaca önce insanı gönüllemek, ona değer verdiğini hissettirmek, ondan sonra hizmet beklemek." Gülsün Yıldız Müşterisini dinleyen kazanıyor. Müşterisini tanıyan, anlayan ayakta kalıyor. Gerisi mi? Hep birlikte göreceğiz. Konuşan müşteriler, bereketli kazançlar dilerim efendim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.