"Yönetim" tamam, ya "Yönlendirme?"

A -
A +

Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği'nin düzenlediği "Kurumsal Yönetimin Strateji ve Sürdürülebilir Büyümeye Katkısı" konulu konferansa katıldım. Bu dernek ve bu konferans Türk İş Dünyasının "Yönetimin önemli bir iş olduğunu yakında anlamaya başlayacağı konusunda" bendenize ümit verdi. Çünkü "memleketimizin şirketleri" yeni yeni globalleşme rüzgârlarının soğukluğunu yanaklarında hissetmekte, bundan önce uzun yıllar popülist politikacılar tarafından "borç yiğidin kamçısıdır" sloganıyla desteklenen kronik enflasyonist ortamda tüketicilere korku salarak "bire yaparım; yediye, sekize satarım" tarzındaki çok yüksek hatta marazî kâr marjları ile sürdürdükleri yönetim stratejilerini sorgulama gereğini hissetmektedirler. İşte bu şekilde oluşan ve yakışıklı gelir-gider tablolarını tek rakamlara doğru çekilen kâr marjlarıyla darmadağın eden global rekabet "şirketlerin ve onları yönetenlerin akıllarını birazcık başlarına almalarını" sağlamaya başlamıştır. Artık "patronun iki dudağı arasından" çıkacak ve kalitesi tartışılamayan kararlarla başarılı olmanın mümkün olamayacağı anlaşılmaya başladı. Yönetimde kararların özellikle "stratejik kararların" kalitesinin acilen artırılması gerekmektedir. Kalitesiz ve keyfi kararların sebep olacağı zararları örtecek 'tatlı kâr'lar hayal olmaya çoktan başlamıştır. İşte bu durumda batı âleminde "Management" denilen yönetim işi kadar "Board of Directors" denilen ve bizde "yönetim kurulu" olarak tercüme edilen kurulların fonksiyonlarına da ihtiyaç duyulmaktadır. "Direction" kelimesinin yönlendirme, istikamet verme anlamından hareketle belki de "yönlendirme kurulu" olarak adlandırması daha uygun olabilecek olan bu kurulların etkin ve sağlıklı çalışması şirketin başarısında büyük bir paya sahiptir. Konferansın ABD'li konuşmacılarından Bayan Holly Gregory'nin çok güzel ifade ettiği gibi bu "Yönlendirme Kurulları" strateji belirlemeli, stratejinin doğruluğunu çeşitli kıstaslarla ölçebilmeli, belirlenen doğru stratejinin uygulanabilmesi için uygun bir şirket kültürü oluşmasına katkıda bulunmalı ve bu kurullar tablonun tümünü kavrayacak kalite ve kapasitede insanlardan oluşmalı. İşte "yönetim ya da yönlendirme kurulları"nın ülkemizde en zayıf oldukları konular "Kültür oluşturma"dır. Bu ise bu köşeyi takip edenlerin bildikleri gibi "uzun ince bir yoldur..." Uygun bir şirket kültürü oluşturmadan belirlenecek stratejilerin ve bunları uygulamak için başvurulan "Yönetim teknikleri"nin başarılı olmaları mümkün değildir. Şirket kültürü oluşturmak ise insanlara değer veren açık yürekli iş liderlerinin örnek olmaları yanında, şirket çalışanlarının iyi dizayn edilmiş programlarla eğitilmelerinden geçer. İşte bu "eğitim işi"ni "masraf" değil "yatırım" olarak algılayan stratejiler uzun vadede başarılı olmaktadırlar. İsterseniz şöyle etrafınıza bir bakın, başarılı şirketlerin eğitim ve konferans salonları bir dolup bir boşalmaktadır. Bu güzel konferansı bize duyuran "Tribeca"ya teşekkürler.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.