Yönetim biliminde "simulation" "benzeştirme" çok kullanılan bir alettir. Çok değişik sistemleri yönetim süreciyle benzeştirmek önemli ipuçları verir. Çok basit canlılardan insana kadar birçok canlının hayat tarzı örnek alınır. Mesela beyni olmayan birçok canlının, amiplerin, denizanalarının ve benzerlerinin çevreye uyum sağlamalarında gösterdikleri başarı; çok iyi kurulmuş sistemlerin yönetilmeye ihtiyaç duymadıklarını ortaya koyar. Bu görüş yönetim biliminde ileride ulaşılacak en son noktayı simule etmekte kullanılır. Şu anda hayalperestlikle suçlanan birçok yönetim bilimcinin hayallerini; entelektüel sermayesi en üst seviyeye çıkarılmış, bütün çalışanlarının en yüksek kültür seviyesine ulaştığı, yöneticisinden en alttaki elemanına kadar egolarını sıfırladıkları, herkesin sistemin başarısı için elinden gelenin en iyisini yaptığı, değişimin gereklerinin doğal refleks olarak yerine getirildiği, hem örgütün hem de örgütün içinde yaşadığı üst sistemlerin çıkarlarının tam olarak gözetildiği... daha fazla uzatıp canınızı sıkmak istemem ama yönetim bilimi bu denli uçuk yöntemleri bile tartışıyor. Buna karşılık örgütün (örgütten kasıt yerine göre, aile, şirket, sivil ya da kamu kuruluşları, ordu, devlet, devletler arası kuruluşlar vs.'dir.) "Dediğim dedik çaldığım düdük", "Ben sizin başınızım, ben ne dersem o olur", "Bu şirkette benden habersiz bir sinek bile uçamaz, benim haberim olmadan ne personel, ne para, ne de bilgi hareket edemez." Ya da "Operasyonel, taktik, stratejik bütün kararları ben veririm, kimse ne olursa olsun karar veremez" tarzı bir yönetimle aşırı "Otokratik" bir tarzda yönetilmesi belli bir vadede örgütün ölümüyle sonuçlanır. Yönetim sürecinde "Yönetim gerektirmeyen örgüt" ütopyasını hedef alarak yeni tarz ve metotlar uygulanmaya çalışılmaktadır. Yıllar boyu çile çekerek, çalışanlarını eğitip, geliştirip yetki devralacak olgunluğa getirerek ve onları belli konularda anında inisiyatif kullanacak hâle getiren, böylece örgütü gerek anlık kararlar almada, gerekse orta ve uzun vadeli değişime ayak uydurmada esnek bir yapıya kavuşturan yöneticiler rutin operasyonlarla boğuşmaktan kurtulup çok önemli kararları alacağı "an"lar için ruhen ve bedenen hazır olabilmek üzere hobilerini yapabilir; mesela golf oynayabilir, yelkenle dünya turuna çıkabilir, ya da yağlı boya resim yapabilirler. Bu köşenin müdavimleri "golf oynayan genel müdür" "case-study"sini, yani vak'a etüdünü hatırlıyor olmalılar...