Vücudun her sistemi önemli. Ancak kan dolaşımının en önemli olduğunu söylersek herhalde kabul edilir. Öyle ki en ücra köşedeki hücreye kadar hatta hücreden küçük yapılanmalara kadar kanın hiç aksamadan ulaşması şarttır. Kanın ulaşamadığı vücut parçası malum "kangren" olur, ya kopar gider ya da kopmazsa vücudun diğer kısımlarına doğru yayılmaması için kesilip alınır. İşte bütün organizasyonlarda iletişim, daha başka bir ifadeyle "haberleşme" vücudun kanı gibidir. Mesajın ulaşamadığı bölümler hayatiyetini kaybeder. Meselenin buraya kadar kısmında yeni bir şey duymadınız. Belki şimdi söyleyeceğim konuyu da duyanlarımız oluşmuştur. Ancak ben bir yıl önce duymuştum. "Vücut kendine ilave edilen her bir kilo için, dokuzyüz kilometre kılcal damar döşemek zorundadır!" Dün bir sohbet esnasında bu konuyu tekrar gündeme getiren bir arkadaş "Hocamız rakamın unutulmaması için, 'İstanbul Ankara arası gidiş geliş mesafesi kadar' derdi" diyordu heyecanla. Büyüyen vücut daha büyük bir damar sistemiyle çalışmak, dolayısıyla kalp pompalama sistemini daha güçlendirmek; bu sistemi aşırı yormamak, sistemin desteklenmesine yarayan, beslenme, temiz hava, çeşitli beden hareketleri ile dolaşımı aksatmadan yürütmeye çalışmak zorundadır. Organizasyonlar bu arada bizim kafa yormaya çalıştığımız şirketler açışından durumu benzeştirmek (simulasyon) ya da benchmarking etmek (kıyaslamak, örnek almak) mümküm görünmüyor. Şirketlerde iletişim hiçbir zaman ihmal edilmemesi gereken bir faaliyettir. Çünkü bütün diğer faaliyetler sağlıklı bir iletişim ile başarılı olurlar. Şirket içi ve dışı iletişim en azından iki yönlü olmalıdır. Aynı kan dolaşımı gibi, temiz kan gönderilir, kirli kan toplanır temizlenir geri pompalanır malum. Ama şirketlerde yukarıdan aşağıya ileşitim kanalları çokça hatta hoyratça kullanıldığı halde aşağıdan yukarıya olan iletişim nedense ihmal edilir. Yukarıdan emir ve talimatlar yağdırmak, böylece kimseye göz açtırmamak, alt kademelerden gelen önerileri ve özellikle şikayetleri duymamak yani aşağıdan yukarıya olan iletişim kanallarını tıkamak âdeta normal kabul edilmektedir. Bu iş müşteriyle iletişimde de aynı kafayla sürdürülmeye çalışıldığında şirket sonunu hazırlamaktadır. Son zamanlarda aşağı ve yukarı iletişim kanalları yanında bir de "yatay iletişim" gündemdedir. Hele biz aşağıdan yukarıya olanı sağlıklı bir şekilde becerelim, sıra o zaman yatayına gelir. Zira çalışanlarıyla iletişimi tam beceremeyen yönetim tarzına, "Bırakın bölümler, hatta bütün çalışanlar birbirleriyle serbestçe, iletişim kursunlar" diye tavsiyede bulunmak şu an için zaittir. Zait ne mi demek? Yaşı altmıştan yukarı olan entelektüel birine sorun lütfen!